- Home
- ŞEHİTLERE İLİŞKİN
- Hakikatın Hakiki Müritleri -Van Şehidleri Anısına
Hakikatın Hakiki Müritleri -Van Şehidleri Anısına
HAKİKAT ÖNDERİNİN YOLDAŞLIĞINA ERİŞEN YOLDAŞLARI ANISINA
BİRİNCİ BÖLÜM
Bir Ülke, Uğruna Ölecek Yiğitleri Varsa Güzelleşir ve Yaşam Bulur
Her yaşam biçiminin insana yüklediği sorumluluklar vardır. Her sorumluluk insana bir tercih yapmayı zorunlu kılar. Sorumluluk farkındalığı, bilmeyi, gerektirir. Bilen insan kendisini sorumlu görür bildikleri karşısında. Sorumsuzluk bile bir tercihtir, bir kaçıştır, tarihin gerçeklerine bir örtü çekmektir. Sorumluluk her zaman arayış içinde olmaktır, en iyisine ulaşma çabasını vermektir. Hakikate yürüme gücüdür. Yüreğin doğru için çarpması, düşüncedeki hakikat kıvılcımının güneş kadar büyük kılınması uğraşıdır. Tarihin tüm sorumluluklarını omuzlayan BAŞKAN APO’ nun hakikat dergâhıdır PKK. PKK Tarihten ÖC – ALAN yiğitlerin mekanıdır. Her PKK devrimcisi bir hakikat arayışçısıdır. PKK’nin anlam ruhudur kahraman şehitleri. Hakikat dergahının hakiki müritleridir şehit yoldaşlarımız. En yalın gerçekliktirler yaşamımızda. Etrafında halaya tutuştuğumuz özgürlük ateşidirler. Bizi birleştiren, bütünleştiren, ruhumuzu arındıran, yüreklerimizi ısıtan, beynimizi aydınlatan, kutsal ateşimiz ve PKK idir onlar.
Ayrılıklar vardır. Ani ve umulmadık ayrılıklar. Seferi yaşam biçimimizde ayrılıklar hep varolur hakikatimizde. Hakikate yürüme heyecanımızdır vuslat günü. Uğurladığımız her güzel insanın bir daha gelmeyeceği gerçeği beynimizde tufanlar kopardığında, yürekte hüzünlü bir deniz durgunluğunda vuslat anı yaşanır ve tüm zamanlarda yüreklerimiz Kürdistan devrimcilerinin yaşam mekanları olur. Yaşanılan her mekanda zamanın sınırsızlığı duyumsanılarak yaşanır. Her An’a bir ömür sığdıracak düzeyde büyük yaşanmışlıklar yaşanır. Her sözde bir anlam, her düşüncede bir hakikat katresi… Mekan kutsallaşır zamanın sonsuzluğunda. Bu sonsuzlukta kutsallaşan mekanların cansuyudur her PKK’li insan. PKK’li olmak yudum yudum yaşam aşkını, hakikatini içmektir. Onun için Kürdistan’ın her karış toprağı gerçek bir cennettir. Her yoldaş kendi yüceliğinde bir anlam bırakır mücadele ettiği topraklarda. Toprakta bıraktığı her iz, zamana tarih diye tanıklık eder.
Kürdistan, insanlığın kadim vatanı, hem bir agora hem bir arena olan Kürdistan… Kavganın ülkesi Kürdistan… Şehidimin kanıyla birlikte akan aşkıdır memleketimin anlamı. Şehidin son sözüdür ülkesi. Bir ülke, uğruna ölecek yiğitleri varsa güzelleşir ve yaşam bulur.
Benim tanıdığım en yüce yiğitlerin er meydanı olan Van’da hakikate ulaşmış yoldaşlarımın son dergahı olan Van’ın er meydanında yiğitçe yaşamış ve güzel savaşmış tüm yoldaşlarımın mücadele tohumlarını yüreğime ve beynime ekerek, her gün inanç ve kararlılıkla besleyerek, yarım kalmış düellolarını sona erdirme sözünü ilkin onların yaşam özlerini yüreğimden kalemime akıtarak tutmaya çalışıyorum.
Van, doğduğum büyüdüğüm şehrim. Seni hep büyük gölün, ihtişamlı kalen ve aşıkların kalesi olan Akdamar adasıyla bilirdim ama hiç bilmezdim ki bu güzelliklerine kirli ellerin dokunduğunu ve düşmanın potin izlerinin sende açtığı yaraları. O güzelliğin ardındaki derin acıyı hissetmedi yüreğim. Ruhuna ve bedenine hoyratça saldırılan güzel bir genç kız çaresizliğindeydin. Bunu çok sonra özgürlük mücadelesine katılmakla anlayacaktım. Ülkemin aslında bedenimi ve ruhumu yansıttığını çok geç öğrenecektim. Öğrenmek güç gerektirir ve ben bu gücü, beni doğuran ama beni yaratan yoldaşlarımın vakitsizce toprağına alan şehrimde aldım. Kürdistan toprakları tarihte çok savaşlara tanıklık yapmıştır. Kimi savaşlarını zamana aktarmış, çığlıklarını duyurabilmiş. Kimi savaşları ise sessizce yüreğinde saklı kalmıştır. Van’ ın çığlığı sessizceydi ama sağırlaşan yüreklere sessiz bir çağrıydı Van direnişi. Bu direniş onlarca yüce insan suretlerinde hayat buldu ve tarihe bir isim koydu.
Van Ciger oldu, Ciger VAN
Van Reber oldu, Reber VAN
Van Nuda oldu, Nuda VAN
Van Pale oldu,Pale VAN
Van Amed oldu, Amed VAN
Van Zagros oldu, Zagros VAN
Van Avyan oldu, Avyan VAN Van
Sarina oldu, Sarina VAN Van
Berxwedan oldu, Berxwedan VAN
Van Deniz oldu, Deniz VAN
Van Şiyar oldu, Şiyar VAN
Van Andok oldu,Andok VAN
Van Agır oldu, Agır VAN Van
Şoreş oldu, Şoreş VAN Van
Reber(Genç) oldu,Reber VAN
Van Zindan oldu, Zindan VAN
Van Çektar oldu, Çektar VAN
Van Mahir Oldu,Mahir VAN
Van Ekin oldu, Ekin VAN
Van Avesta oldu, Avesta
VAN Van Welat oldu, Welat VAN
Van Andok oldu,Andok VAN
Van Alişer oldu,Alişer VAN
Şehr-i Van, belki direnişin Sur’a, Cizir’e, Nasaybin’e yoldaşlık yapamadı ama senin yüreğinde koruyamadığın direnişçilerin de sonun muhteşem olacağına inanan Çiyager kadar asil ve cesaretli, Kürt halkınının onuru olan Mehmet Tunç kadar kararlı ve bağlıydılar.
İKİNCİ BÖLÜM
ŞEHİT REBER ANISINA
Reber’di Van’a Direniş Ruhu Üfleyen, Van’ı Kendisi Gibi Sessiz Bir Direnişçi Kılan…
Adı Soyadı: Ömer Yamaç
Kod Adı: Agit (Reber) Gabar
Şahadet Tarihi: 6 Ekim 2016
Kod ismi Agit’ti ama bizler ve tüm Van halkı Onu Reber diye tanıdı.Tüm anılarımıza Reber diye nakşetti benliğini. Reber arkadaş katıldıktan sonra siyasi çalışmalarda faaliyet yürütüyor. Şehirlerin yabancısı değildi. 24 Temmuz’da Önderliğin yürüttüğü süreç TC devletinin gerilla alanlarını yoğun bombardımanı sonucu bozulmasıyla savaş daha ağırlıklı olarak şehirlerde yaşanmaya başladı. Kürdistan şehirleri öz yönetimini ilan edip, büyük bir direniş geliştirdiler. Bu direnişlerin öncülüğünü YPS yapmaktaydı. Reber arkadaş da bu süreçte Van’a geldi. Çok yoğun bir savaş süreciydi. Büyük direnişlerle Mazlum, Hayri’lere ulaşmak için tarih büyük bir fırsat vermişti. Düşman en vahşi yötemlerle halka yöneliyor, halkı toplu katliamlardan geçiriyorlardı. Cizir’de, Sur’da vahşet bodrumlarında direnişçileri, yüreği özgürlük için çarpan tüm insanları canlı canlı yakıyorlardı. Tarih sahnelerinde büyük bir trajediye yaşanıyordu, bunun karşında tüm dünya üç maymun rolünü üstlenmişti. Mehmet Tunç’un yanan bedeni, Kürt halkının direniş hücrelerini alevlendirmesi gerekirken, halkın öz savunma ruhu küllenmeye yüz tutmaktaydı.
Kırsaldaki arkadaşların üslenme vakti olduğundan içerde az sayıda arkadaş kalmıştı. Cephanemiz yok denecek kadar azdı. Bir milyonluk şehir hakikat sözünün elçiliğini yapan bu güzel insanları koruyamayacak duruma getirilmişti. Beton yığınlarına dönüşmüş şehirde, gidebileceğimiz yerler sayımızı geçmiyordu. Bizi ölüme mahkum görenler vardı. Biz de onlarda müebbet sindirilmişliği görüyorduk. Fakat bizim ölümümüz, halkımızın tarihi beraati içindi. Devrimci olmak, kendinden feragat edip halk için umutla yürüyebilmektir. Reber arkadaş bu gerçekliğin bilincindeydi. Düşmanın yoğun baskıları Reber arkadaşın kararlılığını, hırsını büyüten durumlardı. Dayanılması ve kabullenmesi zor olan bu yoğun savaş sürecinde Cizre’ye , Sur’a ve yaşanan şehadetlere cevap olamamaktı. Reber arkadaş bu sorumluluğu tüm ağırlığıyla, sakin kişiliğinde en yoğunca yaşayan arkadaşlardandı. Çok sakin bir duruşu olmasına rağmen sessiz değildi. Espiri yaptığında insan gülmeden önce acaba gülmem gerekiyor mu sorgulamasına gidiyordu. Hiç olmaz demezdi ama gerçekçiydi. Halkımız fazlasıyla bize gerçekçi olmayı öğretmişti. Reber arkadaş Marmara Üniversitesi’nde hem arkeoloji hem de felsefe bölümü okumuştu. Derin ve bağlı bir arkadaştı.
Çalışmalarımız daha çok İpekyolu ilçesi, özelde Xaçort (hacıbekir) mahallesinde yürütülüyordu. Xaçort, Ş. Zınar Raperin arkadaşın mektubunda belirttiği gibi yurtsever bir mahalledir. Bu yüzden çok ihmal edilmiş, belediye çalışmaları yürütülmemiş, alt yapı çalışmaları bile son birkaç yılda yapılmıştır. Bu da bizim şanssızlığımız ya belediye Bekir Kaya’ya geçtiğinde yurtsever mahallerinin yollarını asfaltlıyor hem de öyle bir yapıyor ki sanki E-5 karayolları. Ses çıkarmadan mayın yerleştirmek gerçekten çok zordu. Hiç unutmam, Sürmeli’de sokağa mayın için kazı yaparken, Reber arkadaş toprağı bir arkeolog havasıyla inceliyor, arada kokluyor, ışığa tutup rengine bakıyor… “Heval Reber ne yapıyorsun? İşimiz var.” dediğimde, heval bu toprak çok farklı, hem kokusu hem de rengi çok tuhaf onun için bakıyordum. Şehit Deniz gülmeye başladı, ben de gülerek heval burası eski kanalizasyon kanalı bunu bilmek arkeolog olmayı gerektirmiyor dedim. Reber arkadaş bozulmuştu. Bana bir şey diyemeyince gülmeye devam eden Ş.Deniz’e kızdı.
Bir militan için yaşanılması en zor şey, yoldaşların kanının son damlasına kadar savaşırken, yürüttüğü savaşın yetersizliğinden kaynaklı yoldaşların akıttığı kandan bir damla olamamaktır. Biz en zor olanıyla sınanıyorduk, her sınav ardında bir hakikat tanesi saklı tutar ve hakikate ulaşmak savaşımla olur. Bir devrimcinin sınav notunu tarih belirler ve biz tarih karşısında tüm çabalarımıza rağmen kesin başarıyı yakalamamıştık. Çünkü tarih asla gerekçeleri kabul etmez. Wan’ın mahalleri çok büyük sokakları çok geniş ve bir sürü girişleri vardı. Xaçort mahallesinin 9 ana girişi vardı. Onun için tüm mahalleyi tutamazdık sayımız yetmiyordu. Ama Cizre ve Sur’u yalnız bırakamazdık. Şehit Fırat mahallesini Şehit Pale, Şehit Agır arkadaş ve diğer arkadaşlar birlikte tutacaklardı. Şehit Reber arkadaşla birlikte Sürmeli mahallesi tutacak düşmanın dikkati dağıtılacaktı. Fakat Şehit Fırat mahallesi daha başlamadan büyük bir baskın oldu, arkadaşlar çok zor kurtulabilmişlerdi. Sürmeli mahallesinde ise sadece bir gece çatışmalar oldu, geri çekilmek zorunda kalındı.
Reber arkadaş, hiçbir zaman yaşam coşkusunu yitirmedi hep büyük bir inanç ve heyecanla yaşadı. Defalarca düşman baskınlarından atikliği ve soğukkanlılığıyla kurtulmayı başardı. Arkadaşlar arasında artık kimse Reber arkadaşla çalışmasın hep baskın yer o kurtulur olan size olur gibi şakalar yapılırdı. Reber arkadaş kızsa da yine de yapılırdı. En son bir baskın oluyor bu sefer kurtulma anını yakalayamıyor Şehit Reber. Acımasız ve ihanetle yoğrulmuş ölüme Alişer arkadaş ile birlikte yakalanıyor. Reber arkadaş Sur’un yalın yürek büyüyen çocuklarındandı. Sur’un direniş ruhu olan Çiyager yoldaşla bütünleşip, Sur’ a doğru yoluna devam etti. Wan Reber arkadaşı hep yaşayacaktır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ş. PALE ANISINA
Geçmiş Zamanda Pale’yi Anlatmak Tüm Zamanlara Büyük Bir Haksızlık
Kod Adı: Pale (Harun) Berxwedan Adı Soyadı: Umit Çelebi
Şahadet Tarihi: 28 Mart 2016 Yaşam ona biçtiğimiz anlam kadar değerlidir. Özgür bir yaşam düşlüyorsak ona yüklediğimiz özgürlük kadar özgürlüğü yaşayabiliriz. O zaman cennet bir ütopya olmaktan çıkar, yaşamın en olağan hali olur. Yaşam sıradanlıktan uzaklaşır, bir felsefe okuluna dönüşür. Duygu ve düşüncelerimizin toplamıdır anlam. Ruhumuzu besleyen ve aydınlığa eriştirendir anlam. Onun için “Anlamak adalettir” der BAŞKAN APO. Evrendeki her canlıya ait bir yaşam vardır ve evrende yarattığı değer oranında bir anlamı vardır. Su, ateş, hava, insan gibi…
İnsan da yarattığı değer oranında bir anlama sahiptir. O değer oranında bir yer edinir evrende, tarihte ve yine insanın yüreğinde. Tıpkı Batmanlı 3 asil savaşçının tarihte ve halkın yüreğinde, büyük bir değerle varolduğu gibi. Batman’ın, tarihin belleğine büyük kahramanlıklarla işlenmiş Büyük Komutan Agit’in, Berivan’ın savaşçılarıydılar. İnsanlığın şehridir Batman. Hasankeyf’in tarih kokan güzelliği, kadınların özgürlük anıtı olan Malabadi köprüsü…
Batman’ın bedeni olur Pale’nin, Berxwedan’ın, Nuda’nın kahramanlığı ise bu şehrin ruhu, hakikati olur. Yanma pahasına ulaştıkları hakikatle özgürleşir memleketleri.
Pale arkadaş Batmanlıydı ama ailesi 90’lı süreçlerde Adana’ya göç etmiş. Adana’da büyümüş. İlk isyanlarına Adana sokakları şahit olmuştur. İlk başkaldırı çığlıklarını Adana’da haykırmıştır. Adana Pale’nin dağ enginliğindeki yüreğine dar, isyanlarına sağır ve hiçbir zaman Batman olmayan benliğine uzak bir şehir. Daha 15 yaşında bu şehri terk edip 2008’de ülkesine istemleri kadar yüce olan dağlarına doğru büyük yolculuğa başlamıştır. Pale arkadaş uzman bir sabotajcıydı. Bir çok alanda yer almıştı. Parti yaşam tarzını kişiliğinde çok canlı yaşadığı için geldikten sonra zorlanmadan aktif çalışmalara katıldı. Pale arkadaşın ismini ve sabotajcı olduğunu biliyordum. Ş.Fırat mahallesini tutma kararı alındığı için tüm arkadaşlarla toplantı yapılacaktı. Tüm arkadaşlar geldi. En son orta boylu, zayıf, güler yüzlü, çocukları anımsatan yüzündeki masumiyetle genç biri geldi. Bir arkadaşa kim bu genç dedim. Benim tanımadığımı bildiği için o arkadaş da bana “Yeni savaşçıdır, katılmak istiyor.” Dedi. “Biz de onu YPS çalışmalarına dahil ettik.” dedi. “Niye toplantıya getiriyorsunuz? Belki net değildir.” dedim. Arkadaş güldü “Bir şey olmaz.” dedi. Benim karşı cevap vermemle sohbet baya uzadı. Toplantıya girdik genç arkadaş da girdi. Toplantı başlayacaktı, ben hemen söz hakkı aldım “Heval toplantıya başlamayalım. Pale arkadaşın gelmesi lazım. Sabotajcı arkadaşın mutlaka hazır olması lazım.” dedim. Arkadaşların hepsi güldü. Genç arkadaş “Ben hazırım ben Pale’yim.” deyince herkes bana gülmüştü. Hem Pale ismi hem de sabotajcı, ben de farklı bir biçimde tahmin etmiştim. Pale arkadaş, ruhunun güzelliği yüzüne yansıyan bir arkadaştı. Çok coşkulu, etrafına yaşam estiren bir arkadaştı. Geçmiş zamanda Pale arkadaşı anlatmak tüm zamanlara büyük bir haksızlık. Tüm zamanlarda hayat akan sözlerini kendisi hep haykırmalıydı. Pale arkadaş Reber arkadaştan sonra en çok baskın yiyen arkadaşlardandı. Pale arkadaş düşmana adres bile göstermişti. Bir gün bir mahallede gündüz hareket ediyor. Sokağın başına geliyor ki düşman çok sayıda zırhlı araçla sokağa giriyor. Geri dönemiyor dikkat çekecek diye. Bombanın pimini çekip cebinde tutuyor. Düşman onun yanında duruyor. Pale arkadaş o an için “Kalbim bana ihanet edercesine hızla çarpıyordu.” derdi. Hatta düşman araçtan iniyor. Pale arkadaşa ‘Hey genç’ diye sesleniyor. Pale arkadaş soğukkanlılıkla ‘Buyur’ diyor. Düşman “Genç 15. Sokak nerede?” diyor. Pale arkadaş rahatlıyor. “İki sokak ötede” diyor. Düşman ordan gittikten sonra hemen ordaki bir dükkana giriyor . “Abi bu 15. Sokak nerede” diyor. Dükkan sahibi “Bu sokaktır.” deyince Pale arkadaş o mahalleden diğer mahalleye kadar koşarak geliyor.
Heval Pale PKK’nin yaşayan özüydü. Yaşamı aşk tadında yaşardı. Şehadeti aşk ve hakikat düzeyindeydi ama bir o kadar da çok hain ve acımasızdı. Ölüm sinsi ve ihanetle onu yapayalnız yakalamıştı. 28 Mart 2016 günü öğleden sonra Vali Mithat mahallesinden çıkıyor. Bir randevusu vardı saat 5’te. Heval Pale ve yanındaki arkadaş randevu yerine ulaştıklarında düşman her yeri tutmuş. Farkedip kaçmak istediklerinde düşman direk ateş ediyor. Ordaki bir sahaya giriyor gençlerin arasında kaybolmak için. Fakat düşman halı sahanın etrafını sarıyor teslim ol çağrıları yapıyor . Pale arkadaş tabancasıyla kendisini şehit düşürüyor. Pale arkadaşın şehadetini düşmandan öğrendik. Düşman olaydan hemen sonra “YPS’nin Van’daki bombacısını etkisiz hale getirdik.” diye Van haberlerinde son dakika haberi vermişti. Batman halkı onu büyük bir öfke ve “Ümit”le kucaklamıştı. Şehadetinden bir ay sonra annesinin Van’a geldiğini duyduk. Annesini çağırdık, o da Pale arkadaşın son demlerini dinlemek için bizi görmek istiyordu. Annesini gördüğüm zaman hayatımda kendimi en umutlu ve güçlü hissetiğim zanamlardan bir kesitti.
Bir anne ama alışılmışın dışında bir anne. Yüce dugulara sahip bir anne. O zaman Pale arkadaşın annesine ne çok benzediğini gördüm. Bize Ümit ‘ ini anlattı. Başı dik , gururlu bir şekilde tek bir gözyaşı damlası dökmeden uzun uzun şehit Pale’yi anlattı. Daha sonra şehadet haberini nasıl aldığını anlattı.
Annesinin anlatımlarından… “ Telefonum çaldı, açtım ve ben daha bir şey demeden, Van Emniyetinden arıyorum. ‘Oğlunuz Ümit Çelebi’nin cenazesi elimizde, almaya gelmeyecekseniz kimsesizler mezarlığına gömeriz.’ diyor. O anda dilim tutuldu, konuşamadım. Babası aldı telefonu, durumu anladıktan sonra “Ne cüretle bunu söylüyorsunuz, oğlumuzu almaya geleceğiz ve onu bir kahraman gibi uğurlayacağız.” Dedi. O gün direk Van’a gelmek için yola koyulduk. Van’a geldikten hemen sonra emniyete gittik. Bizi cenazeyi teşhis etmek için morga götürdüler. Kızkardeşleri ve babası gelemedi onu görmeye, güçleri yoktu. Ben morga gittim arkamda 8-9 Polis Özel Harekat elemanı vardı hepsi çığlıklarla yere düşeceğim anı bekliyorlardı. Ama ben o beyaz örtüye doğru yürüdüm. Ellerim örtüye dokundu ve geriye çektim. Ümit’ imin yüzünü gördüm. Şakaklarından giren mermi kafatasından çıkmıştı. Alnından öptüm sonra ona dedim ki ‘ yoldaşlarınla mücadeleni zafere taşıyacağız’. Düşmana lanet okudum. Niçin savaştığınızı bilmiyorsunuz ama benim oğlum ülkesi için kahramanca şehit düştü. Anne bunları anlatırken Şehit Andok daha fazla dayanamadı ve çıktı odadan. Sonra bize döndü ve dedi ki “Sizden iki şey istiyorum, birincisi, mücadeleden asla vazgeçmeyeceksiniz ve Ümit’ imin intikamını alacaksınız. İkincisi, Ümit’in fotoğraflarını ve eşyalarını bana getirin. Bir şey öğrenmek istiyorum. Ümit kendisini şehit etti değil mi?” doğrudur dedik . Derin bir iç çekti ve “Şimdi daha iyiyim düşmanın kirli mermisi oğlumu kirletmedi. Böyle kutsal bir ana idi Pale’yi büyüten. Ev sahibi Kürdistan için Güney doğu dediğinde anne Güneydoğu değil Kürdistan dedi. Kürdistan için Ümit’im gibi nice ümitler tükendi. Nice Anaların yüreği yandı onun için Kürdistan kutsal bir kelimedir. Pale arkadaş 28 Mart 2016 tarihinde, büyük komutan Ş.Agit’ in şehadet gününde ihanet sonucu şehadete ulaştı.
PALE ARKADAŞIN ANNESİNE VERDİĞİMİZ SÖZ YAŞAMA GEREKÇEMİZDİR.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ŞEHİT AMED VE ŞEHİT ZINDAN BOR ANISINA
Kürdistan’ın Özgür Çocukları
Adı Soyadı:Mehmet Yalçın Adı Soyadı:Zindan Bor
Kod Adı: Amed (Baran) Lice Kod Adı: Vedat (Cafer) Berxwedan
Şahadet Tarihi:Temmuz 2016 Şahadet Tarihi:Temmuz 2016
Vaad edilen kutsal topraklara yürümekten ziyade, kutsal topraklarda var olma mücadelesinin serüvenidir yaşanan. Hayat pınarlarının kurutulduğu cennette bir damla su olup ülkeye akmanın mücadelesidir Amed Yoldaş. Amed, ismi gibi ülkenin kalbi ve ruhuydu. “Savaş yaman bir gerçekliktir.” der Reber Apo. Amed arkadaş bu yaman gerçekliğin ruhuydu. Amed’in, Bağlar’ın özgür çocuğuydu. Zaman, çoğu zaman kazandırdığı kadar kaybettirir de. Lakin Amed arkadaş zamanın bu yönüne meydan okumaydı. Hep çocuk masumiyetini ve heyecanını koruyabilmişti bu amansız savaş gerçekliğinde. Amed arkadaş uzman sabotajcıydı. Pale arkadaşın şahadetinden sonra Van merkeze gelmişti. Geldikten iki gün sonra dört arkadaşla birlikte bir toros marka arabada düşman takibine giriyor. Xaçort mahallesindeyken düşman onlara ‘Dur’ anonsu yapıyor, arkadaşlar devam ediyor. Hurda arabaları onları daha fazla taşıyamıyor ve araba duruyor. Dördü de arabadan çıkıyor ve farklı yönlere doğru gidiyorlar. Arkadaşlar da düşmana ateş ediyorlar. Bu, düşmanı biraz da olsa durduruyor. Her dört arkadaş farklı yönlere dağılıyor ama düşman Amed arkadaşta takılı kalıyor. Amed Arkadaş “Ben tüm şehri bahçe atlaya atlaya bitirdim. Baktım önümde boş arazi şehir bitti, geri döndüm.” diyordu. Daha sonra bir yerde saklanarak kurtuluyor. Van’a geri gelmişti, arkadaşlardan da kopmuştu. Daha önce ona bir yer göstermişim. O yere bir iş için, bir arkadaşla beraber gitmiştik. Karanlıkta birbirimizi gördük. Islık çaldık, karşılık gelmeyince “Ajandır” deyip üzerine doğru gittik. O da bizi ajan zannetmişti. Biz gidince “Ne var? Ben Amed. Ne yapacaksanız yapın.” dedi. Elinde bir bombası vardı. “Amed sen misin?” deyince “Heval sizsiniz.” dedi. O an Amed’in gözlerinde ki umut ve yoldaşlık güneş kadar parlaktı.Topllıyordu, üçüncü kattan atlamıştı. Durumu çok iyi değildi. Onu bir yere biraz dinlenmesi için götürecektim ki iki arkadaş geldi. O iki arkadaşın durumu da iyi değildi. Onlara “Ne oldu?” deyince “Heval mayını bağlayınca patladı.” dediler. “Bir şey oldu mu?” deyince “Yok sadece üzerimize duvarlar yıkıldı ama bize bir şey olmadı” dediler. “Amed arkadaş” dedim “Sen sabotajcısın sence arkadaşlara bir şey olmuşmudur?”. Amed arkadaş “Ben sabotajcıyım. Doktor değilim ama arkadaşlar buraya kadar yürümüşse sorun yoktur.” dedi. Arkadaşları dinlenmeleri için sağlam yerlere götürdük. O zaman da bütün planlamalar boşa çıkmıştı. Sokakları tutacak arkadaşlar baskın yemiş her biri bir yere dağılmıştı. Mayın döşeyen arkadaşlar, mayını düşmanda değil kazayla kendilerinde patlatmışlardı. Fakat bu hiçbir zaman engel olmamıştı yine olmayacaktı. Bu, Amed arkadaşın şehirde ilk baskınıydı ama son olmayacaktı. Amed arkadaş yaşamı bir devrimci heyecanyla, coşkusuyla yaşardı. Her zaman özgür yaşamasını bilen nadir insanlardandı. Her zaman moralli ve etrafına moral veren bir militandı.
Zindan arkadaş aslen Gever’liydi. Fakat Van’da doğmuş ve büyümüştü. Van’ın sokaklarına hakimdi. 2012 yılında mücadeleye katılıyor. Bir şekilde Van’a gelmişti. Arkadaşlarla tekrar bağlantı kuruyor ve Van’ da kalıyor. Çok genç bir arkadaştı. İnsan doğduğunda tercih yapma şansı yoktur. Ülkesini, halkını seçemez. Hangi toplulukta doğmuşsa artık o topluluğun bütün sorumluluklarını üslenmek durumundadır. Zindan arkadaş da tümüyle Kürdistan’ın özgür çocuklarındandı. Tutsak bir ülkede doğmuşsan onu özgürleştirmekten başka bir yol yoktur. Bunun tek yolu da güçlü bir savaşımdır. Zindan arkadaş da özgürlüğün amansız bir savaşımla mümkün olabileceğine inanan ve bunun tüm gereklerini sonuna kadar yapan biriydi. Zindan ve Amed arkadaşlar Erek mahallesinde düşmanın yaptığı baskında şehit düştüler.
BEŞİNCİ BÖLÜM
ŞEHİT DENİZ, ŞEHİT ZAGROS VE ŞEHİT ŞİYAR ANISINA
Her Anımızda Onları Yaşatacağımızın Sözünü Veriyoruz
Kod Adı: Deniz (Rızgar) VAN
Adı Soyadı: Abdulbekir Atabey
Şahadet Tarihleri: 9 Haziran 2016
kod Adı: Zagros (bagok) Colemerg
Adı Soyadı: Sezgin Armut
Şahadet Tarihi: 09.06.2016
Kod Adı: Şıyar Serhat
Adı Soyadı: Ferdi Narin
Şahadet Tarihi: 09.06.2016
Deniz arkadaş 2016 yılında yoğun savaş sürecinde YPS saflarına katıldı. Büyük hayaller ve umutlarla çıkılmaz denilen yollara çıktı. Kısa ve soluksuz bir yolculuktu onun yolculuğu. Hayallerini yüreğinin derinliklerine sakladı, acımasız savaş gerçekliğinde hayallerini çocuk yüreğiyle korudu. Umutlarını her gün mücadeleye olan sevgisiyle besledi. Tüm sevgisi umuda akıyordu. Bu kutsal yolculukta yolunda yürünen yüce yoldaşımız oldu Deniz yoldaş.
Deniz arkadaş Van – Çaldıran’lıydı. Harran Üniversitesi’ni birinci sınıfta terk ederek ülkesinin savaş meydanında güçlü bir er olmaya karar verdi. Bizimle bağlantı kurduğunda kırsala göndermek istedik ama kış şartlarından dolayı gidemedi. Çok sıcak ve sakin bir duruşu vardı. Onun için ilkin pek güvenemedik, başka bir eve bıraktık. O ev baskın yiyince Deniz arkadaş tandıra girip saklanmış ve kurtulmuştu. 2 gün dışarıda kaldıktan sonra tekrar o eve gelip bizi beklemek istiyor. Biz de onu arıyorduk. Onu bulduktan sonra artık yalnız bırakmadık. Çok güçlü katılıyordu. Yaşadığı her şeye rağmen hiç etkilenmedi. Kararlı ve bağlı duruşuyla hepimize örnekti. Yeniydi, çok sıcak katılıyordu. “Düşmanın Jöh-Pöh’ü varsa YPS’nin de Deniz’le Rêber’i var” derdi. Deniz tanınması gereken bir arkadaştır. Dağa hiç gelmedi en büyük hayali olmasına rağmen. Kırsala geleceği günün akşamında baskın oldu ve hiç dağa gelemedi. Dağda yürüdüğümüz her karış toprakta ve aldığımız her nefeste Deniz arkadaşı anacağız ve onu yaşayacağız. Kürdistan dağları Deniz arkadaşın en büyük hayali ve özlemleriydi.
Zagros arkadaş çok iyi B-7 kullanırdı. Mücadelede eski bir arkadaştı. Çok eski arkadaşların havası vardı. Zagros arkadaş Van’a geldiğinde onu bir yere götürdük. Üç-dört gün o evde kaldıktan sonra onu alamaya gittiğimizde o evde kalanlar bize “Ne olur onu koruyun. O çok eski bir arkadaş ona bakmaya kıyamıyoruz. Onu koruyun.” dedi. Aileyi duruşu ile etkiledi. Zagros arkadaş bir yerde kalırken oraya gelen misafirlerden tedirgin olup kimseye görünmeden oradan uzaklaşıyor. Aynı akşam biz Zagros arkadaşı görmeye gidince aile “Arkadaşınız kaçtı.” dedi. Nasıl diye sorunca aile; “Misafirler geldi, o da pencereden kaçtı.” dedi. Durum anlaşılmıştı. Heval Reber; “Ben olsam ben de kaçardım.” dedi. Zagros arkadaş geldikten sonra bir süre Agır arkadaş ile beraber kaldı. Onun şahadetinden çok etkilenmişti. Zagros arkadaş sakin bir kişiliğe sahipti. Bir çok zorluğa dayanmış, düşman pusularına girmiş ve her defasında kurtulan Zagros arkadaş hain bir baskında fedaice çatışarak şehit düşmüştü.
Şiyar arkadaş Ankara Üniversitesi Sosyoloji bölümünü ikinci sınıftan terk ederek 2014’ te parti saflarına katılım yapmıştı. Şiyar arkadaş Ağrı-Patnosluydu. Çok sakin, sessiz bir duruşu vardı. Bir süre bir yerde kalmıştı. Etrafındakiler adını söylemiyor diye “Sessiz arkadaş nasıl, durumu iyi mi?” şeklinde onu soruyorlardı. Sessiz kişiliği ile tanınır ve tanıtılır.
Düşman Xaçort mahallesi Sürmeli sokağındaki arkadaşların toplandığı bir bahçeye baskın yapması sonucu Deniz, Zagros ve Şiyar arkadaşlar bir gün boyunca çatıştıktan sonra kahramanca şehit düştüler. Her anımızda onları yaşatacağımızın sözünü veriyoruz.
ALTINCI BÖLÜM
ŞEHİT ANDOK VE ŞEHİT NUDA ANISINA
Seni Anlatmaya Hangi Kelimenin Gücü Yetebilir
Kod Adı: Nuda (Sema) BERİTAN
Adı Soyadı: Fatma CAN
Şahadet Tarihleri: 14 Haziran 2016
Kod Adı: Andok SERHAT
Adı Soyadı: Mehmet Emin ÖCER
Şahadet Tarihleri: 14 Haziran 2016
Andok arkadaş Nusaybin direnişinde kalmış daha sonra Van’a geçmişti. Gençlik çalışmalarıyla mücadele saflarında yer almaya başlamıştı. Sicili hakkında fazla bilgimiz yoktu. Şehit düştüğünde sicilini bilmediğimizden kaynaklı cenazesi iki ay boyunca düşmanın elinde kaldı. Şahadeti ilan edilemediği için ailesinin haberi yoktu. Düşman bilinçli olarak aileye haber vermemişti. Şahadeti ilan edildikten sonra ailesi cenazesini almaya gelmişti. Andok arkadaş Amed’liydi. Andok arkadaş kısa boylu olduğu için arkadaşların ona “Portatif Andok” dediğini söylerdi. Andok arkadaş yaşamın tüm güzelliklerini kendinde barındıran çok yönlü bir arkadaştı. Andok arkadaş Pale arkadaşın annesine verdiği sözü büyük bir bağlılıkla tutmuştu. Pale arkadaşın izinden yürüdü ve şehitler kervanıyla fedaice buluştu.
Nuda, seni anlatmaya hangi kelimenin gücü yetebilir. Senin güzelliğini hangi sözcükler tanımlayabilir. Senin ihtişamın karşısında kalemim lal olur, kalemim anlatamaz seni, sadece yüreğimde senin yüceliğinle seni yaşarım. Sen özgür ülkemdin. Ülkemin dağları kadar asi ve hırçın, nehirleri kadar berraktı yüreğin. Gökyüzü kıskanırdı özgür, engin yüreğini. Nuda, sen ülkemin semalarında bir yıldız gibi parlarken güneş bile seni kıskanırdı. Kıskandırma gökyüzünü, doğayla gel seninle birlikte yaşamın özüne kavuşsun tüm evren. Yüreğinden dökülen her sözcük bir hakikat tohumudur. Evrene ektiğin hakikat tohumların kanınla sulandı, can buldu ve tüm insanlığa can vermekte. Sen ülke sevdasını halkın yüreğine nakşettin.
Nuda arkadaş Batman’lıydı. Koçerdi. 2014’te saflara katılıyor. Çok canlı, renkli, belirleyici ve yeri belirgin bir arkadaştı. Öğretici yönleri vardı. Yeni olmasına rağmen çok çabuk kavramış ve yaşamı içselleştirmişti. Nuda ve Andok arkadaş eylem çıkarmak için keşfe gidiyorlar. Birhat şahsı evde beklerken, iki arkadaş da keşfe gidiyor. Keşif yerinde bir iki tur attıktan sonra dikkat çeken arabayı düşman durdurmak istiyor. “Dur.” der demez şöför korkup hemen duruyor. Düşman arabayı taramaya başlıyor. Arkadaşlarla birlikte Birhat’ın ağabeyi de şehit düştü. Birhat unsuru ise bir ev baskınında teslim oldu. Nuda ve Andok arkdaşlar Apocu çizgisinde fedaice şehit düşerken, Birhat teslimiyeti seçmişti. Tarih yine tekerrür etmişti.
Nuda arkadaş her zaman öncümüz olacaktır.
YEDİNCİ BÖLÜM
ŞEHİT BERXWEDAN VE ŞEHİT AVYAN ANISINA
Özgürlük En Sade Haliyle Berxwedanca Yaşamak ve Yaşamın Anlamına Erişmektir
Adı Soyadı: Recep Dalmış
Kod Adı: Berxwedan (Yılmaz) WELAT
Şahadet Tarihleri: 29 Ağustos 2016
Adı Soyadı: Nıştiman Totan
Kod Adı: Avyan AFRİN
Şahadet Tarihleri: 29 Ağustos 2016
Avyan arkadaş Rojava’lıydı. Kuzey halkına ve şehirlerine yabancıydı. Ülkesine çok yabancıydı. Düşmanın çizdiği sınırlar aramıza mesafeler ve farklar koymuş. Sınırlardaki tel örgüleriyle yabancılık örülmek istenmişse de Avyan arkadaş tel örgüleri ülke aşkıyla aşıp Van’da mücadele etmiştir. Yapay sınırların anlamsızlığını tarihe kanıtlamıştır. Avyan arkadaş tek parça Kürdistan’ın yalın ifadesiydi.Yaşamın bir anlamı olabilir mi Berxwedanca yaşamadıkça? Berxwedanca savaşmadıkça savaş; özgürlüğü yaratabilir mi? Uğruna en güzellerimizi yitirdiğimiz, uğruna ölümlere gittiğimiz Özgürlük nedir bizim için? Özgürlük en sade haliyle Berxwedanca yaşamak ve yaşamın anlamına erişmektir. Heval Berxwedan; yaşamak,bilgelik ve ustalık gerektirir,tıpkı hakikate ulaşmak gibi…. Heval Berxwedan’ı anmak tarihin derinliklerine yolculuk yapmaktır. Batman’ın Kürdistan’ın direnişlerin, yüce mirasların nasıl da bir bilgede somutlaştığını görür aydınlanmış tüm gözler. Yaşamak yazmayı gerektirir. Fakat kalemim Berxedanca yaşamanın yüceliğinde değil.
Berxedan ve Avyan arkadaşların Edremit’in Süphan mahallesinde gece 12 civarında girdikleri bir eve hemen yarım saat sonra düşman baskın yapmış. Avyan arkadaş bombasını kendinde patlatarak Berxedan arkadaş ise tabancasıyla şehadete ulaşmıştır. Düşmanın teslimiyet çağrılarına merminin sesi cevap olmuştur. Savaşta güzelliğin yaratıcısı Avyan arkadaş, savaşın yiğitliği Berxedan arkadaş 28 eylül 2016 da şehit düşmüşlerdir.
ŞEHİT AGIR ANISINA
Adı Soyadı: Delil Akyüz
Kod Adı: Agır (Resul) Adar
Agır arkadaş gençlik çalışmalarıyla mücadele içerisinde yerini almaya başlıyor. Gever’de direniş hazırlıklarında bulunmuş ve direnişin öncülüğünü yapmış bir arkadaştı. Gever’ den Van’a geçmişti. Agır arkadaş Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesini 3. Sınıfta terk etmişti. Çok derin ve bağlı bir arkadaştı. Çok örgütseldi. Yaptığı her işi örgütselliğe kavuşturmalıydı. Aksi taktirde bu iş yapıldı demezdi.
En çok gizliliğe dikkat eden arkadaşlar arasındaydı. 18 Nisan 2016 günü şahadet haberini aldığımızda, baskın yediği evi öğrendiğimizde “ Agır arkadaş kesinlikle o yerde kalmaz, o yerde kalmayacağını iyi bilir.” Dedik. Fakat şunu da çok iyi biliyorduk ki zorunluluktu. Şehit Agır yanında biriyle beraber gece saat iki civarında yolda yürürken daha önceki anılarından bahsediyorlar. O sokaktan geçen bir ajan onların YPS savaşçısı olduğunu anlıyor ve ihbar ediyor. Düşman gündüz saat 1 civarında eve baskın yapıyor. Çatışmalar yaşanıyor, evdeki çatışmalarda iki polis öldürülüyor. Agır arkadaş, yanındakine gitmesini söylüyor. O, evden çıkana kadar Şehit Agır düşmanın tüm dikkatini üzerine çekip çatışmaya devam ediyor. Daha sonra Agır arkadaş son mermisiyle kendisini şehit düşürüyor. İki kayıp veren düşman büyük bir öfkeyle eve girip ev sahibi olan hamile kadını da şehit düşürüyor. Agır arkadaşın şahadetini tüm ayrıntılarıyla daha sonra öğrenmiştik. Agır’ın arkadaşın çizgisinin son nefesimize kadar takipçisiyiz.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
ŞEHİT REBER VE ŞEHİT ÇEKDAR ANISINA
İki arkadaş da çok genç arkadaşlardır. İkisi de 2015’in sonbaharında mücadele saflarına katılmışlardır. Çekdar arkadaş Van’da gençlik çalışmalarında yer almış, çok aktif bir arkadaştı. Reber arkadaş Van Çataklıydı. Xelilan aşiretindendi. İstanbul’dan saflara katılıyor. Çekdar arkadaş çok aktif gençleri örgütleme gücü yüksekti. Hem savaşır hem de gençleri savaştıracak morali verirdi. Düşman Çekdar arkadaşı eskiden de tanırdı. Geldikten belli bir süre sonra deşifre olmuştu. Düşman Van’da olduğunu bildiği için Şehit Fırat mahallesinin duvarlarına Çektar arkadaş için “Çeko kafana sık.” diye yazılar yazmıştır. Amed arkadaş da düşmana hitaben “Bastığın yeri toprak diyerek geçme tanı. Düşün altındaki binlerce mayını.” Diye yazmıştı. Düşman duvar yazıları üzerinden arkadaşlarla notlaşıyordu. Çekdar arkadaş ve Reber arkadaş birlikteyken Şehit Fırat mahallesinde bir eve düşman baskın yapıyor. Çekdar arkadaş yaralı bir şekilde evden kurtulmayı başarıyor ama düşman tüm mahalleyi tuttuğu için Çekdar arkadaş farklı bir mahalleye geçmeye çalışırken düşman suikast ediyor ve Çekdar arkadaş şehit düşüyor. Reber arkadaş ise evde kalıyor. Evdeki battaniyeleri üzerine atıp bombasını patlatıyor ve şehit düşüyor. Reber ve Çekdar arkadaştaki yaşam sevgisini, özgürlük aşkını ve gençlik ruhunu her zaman yaşama ve yaşatma mücadelesini vereceğiz.
ŞEHİT ŞOREŞ MAMXURİ ANISINA
Şoreş arkadaş Van’da doğup büyümüştü. Mamxuri aşiretindendi. Kürt özgürlük mücadelesine olan sevgisi daha çocukken başlamış. Genç yaşında özgürlük saflarına katılmıştı. Şoreş arkadaş, Ciger arkadaşın yanında kalıyordu. Birlikte Van’a gelmişlerdi. Ciger arkadaşın bulunduğu eve baskın olmadan 10 dakika önce çıkmıştı. Evden çıkmasıyla o baskından kurtulmuş ve Şoreş arkadaş Karşıyaka mahallesinde kalırken düşman eve baskın yapıyor. Şoreş arkadaş 4 saat çatıştıktan sonra şehit düşüyor.
ŞEHİT WELAT VE ŞEHİT ANDOK ANISINA
Welat ve Andok arkadaşlar Van’ın ilk şehitleridir. İkisi de gençlik çalışmalarında yer almıştı. Her iki arkadaş da Urfa’lıydı. Andok arkadaş öz yönetim direnişleri geliştiğinde aktif bir şekilde rolünü oynamıştı. Welat arkadaş kırsaldan Van’a geçmişti. Andok arkadaş ve Welat arkadaş, diğer arkadaşların gönderdiği bir notu almak için bir yere giriyor, oradan çıkarken takipte olduklarını anlıyorlar. İzlerini kaybettirmek için kalabalığa, çarşıya doğru hareket ediyorlar. Düşman takip etmeye devam ediyor. Düşman yanlarına yaklaşıp kimlik soruyor. O sırada Andok arkadaş tabancasıyla düşmana ateş ediyor. O polis orda ölüyor. Welat arkadaş da düşmana ateş ediyor. Düşman arkadaşlara yoğun ateş ediyor. Andok arkadaş şehit düşüyor. Welat arkadaş yaralanıyor. Belli bir süre hastanede kaldıktan sonra zindana gönderiliyor. Welat arkadaş zindanda şehit düştü.
Bekli de arkadaşların nasıl şehit düştüğünü değil, nasıl yaşadığını yazmak lazım. Fakat böyle kahramanca şehit düşen arkadaşların yaşamı da böyle fedaiceydi ve kahramancaydı. Yaşamı yüce yaşadılar ve ölümleriyle yaşamı kutsadılar.
DOKUZUNCU BÖLÜM
ŞEHİT SARİNA ANISINA
Direniş Sarina Arkadaşın Şahadetiyle Sembolleşti
Kod Adı: Sarina (Ronahi) MARİNOS
Adı soyadı: Zilan KURT
Şahadet Tarihi: Temmuz 2016
Sarina, savur aç saçlarını Kato’nun zirveler-inden. Rüzgarla özgürlük dansına tutuşsun. Rüzgar kokunu ülkene, yoldaşlarına getirsin. Yaşarken doyamadım sana. Kokunu doya doya içime çekeyim. Gönül verdiğin Kürdistan toprakları vakitsizce kucakladı seni,aldı yüreğine, derin huzurlu bir uykuya yatırdı bedenini.
Sarina arkadaş Colemerg/Marinos’luydu. Babası şehitti. Ağabeyi de gerilla saflarında kahramanca şehit düşmüştür. Çok değerli ve yurtsever bir aileden gelmişti Sarina arkadaş. Aileden gelen derin bir bağlılık, kazandığı yüksek bilinçle kararlı ve güçlü bir katılımı vardı. Sarina arkadaş 2013’ te mücadeleye atılıyor. Van’a geldiğinde oldukça heyecanlı ve coşkuluydu. Van’da doğup büyüdüğü için Van halkını çok iyi tanıyordu. Van’da direniş ve ihanet çizgisi bir arada yaşanıyordu. Direniş Sarina arkadaşın şahadetiyle sembolleşti. Herkese karşı sözümüz cevabımız oldu. Sarina arkadaş kesin ve net şiyarımızdı. Sarina arkadaş ile birlikte bir eve gitmiştik. Aile çok yurtseverdi. Bizim için özel yemek yaptılar, yemek aşırı sarımsaklıydı. Yemek yedik bir yarım saat sonra hepimiz birer birer düşmeye başladık. Sarina arkadaş dedi ki “Ben anlamıştım, bunlar bu kadar özenerek bu yemeği yaptıklarında şüphelendim. Şimdi zehirlendik, belki düşmana haber vermişlerdir.” Sarina arkadaşın ayakta duracak hali yoktu. Sonra ben de düştüm. Tüm ev düşmüştü. Fakat Sarina arkadaşın şüphelendiği gibi bir durum yoktu. Asıl sorun sarımsak da değildi ama hepimiz zehirlenmiştik. Daha sonra bir anne geldi. Herkese süt falan verdi, iyileşmiştik.
Sarina arkadaş büyüdüğü mahallede çalışma yürütüyordu. Eski arkadaşları vardı. Tanınıyordu. Bir gün Reber arkadaş ile birlikteyken eski arkadaşlarından iki genç kız ısrarla “Bizim eve gelin” diyor. Sarina arkadaş onları tanıdığı ve güvendiği için gitmek istiyor ama Reber arkadaş gitmek istemiyor. Reber arkadaş gitmek istememesine rağmen Sarina arkadaş gitmekte kararlı. Sarina arkadaş eve gidiyor. Reber arkadaş ondan iki saat sonra eve giriyor. Gündüz saat bir civarında eve baskın oluyor. Sarina arkadaş fedaice kendini şehit düşürüyor. Özgürlük sloganlarıyla düşmanın beyninde bir çığlık yaratarak tetiği çekti ve şehitler kervanına katıldı.
ŞEHİT EKİN VE ŞEHİT AVESTA ANISINA
Adı Soyadı:Suzan Turgut Adı Soyadı: Sevgül Çakar
Kod Adı:Ekin Meysa Kod Adı: Avesta Şengal
Şahadet Tarihleri: 6 Şubat 2017
Hayatın gülen sesiydi Heval Ekin. Sesi, tüm lal kadınların çığlığının yankısıydı. Kahkahalarında, tutsak ülkemin özgür çocuklarının şen gülüşlerinin aşkı vardı. Gözlerine sığdırdığı insanlığı yüreğindeki ışık ile besledi. Hakikat yolculuğunda her zaman büyük bir aşk ve heyecanla yürüdü. Son yolculuğunda Heval Avesta ile devam etti. Son gibi görünse de yolculuğu aslında sonsuzlukta büyük bir varoluşa doğruydu.
Her ne kadar yazmaya çalışsak da yazdıklarımız büyük anıları karşısında zayıf kalır. Yazdıklarımız büyük bir mahçubiyetle seyre dalar yaşamlarına. Yüreğimizi şehitlerimize yaşam mekanları eyledik. Yüreğimizden kağıtlara akıtmak istedik. Onları kalemimizin gücü, damla damla akıtabildi sadece.
Hangi ressam Reber’in gözlerindeki ülkesini resmedebilir?
Hangi şair Ekin sesindeki insanlığı şiirleştirebilir?
Deniz’in gülümsemesindeki umut nasıl anlatılabilinir?
Onları anlatabilmek için hakikate yürümek gerekir. Bir sanatçı titizliğiyle yaşamasını bilmek gerekir. Her zaman şehitleri yaşamanın ve yaşatmanın sözünü veriyoruz. En büyük isteğimiz onların çizgisinde ardımızda özgür bir Kürdistan bırakarak onlarla buluşmak.
“Unutmak İhanettir. “
Reber Apo
Derleyen: JİN XWEZA