
Nusaybin Direnişinin Komutanı Kawa
Dağımız ve eşsiz ovamızdın sen. Tek eksiğin tanrının seni yaratırken suyunu unutmaktı. Bir de taşların fazlaydı, sanki bütün ülkenin taşları sende toplanmıştı. Gönül verenlerin çoktu. Bu ülkenin yiğit evlatlarını bağrında barındıran, görkemi yüreklerde olan eşsiz dağımızdın. Nusaybin karşısında direniş volkanı gibi duran Bagok’tun sen. Ömeryay’dın sen. Yiğitlerini özgürlük türküleriyle büyütmüştün, özgürlüğe olan hasretle özlemle yiğitlerin volkan lavları gibi akmaya başlamıştı ovalarına ve özellikle de sana ey güzellikler kenti Nusaybin. Kawa gelmişti toprağına. Öncülük yapmıştı bütün yoldaşlarına. Ne olursa olsun özgürlük için mücadele edeceğiz inancıyla ayak basmıştı Nusaybin’in toprağına. Kawa’ydın sen. Bunun özlemiyle tutuşmuştun ve artık beklediğin gün gelmişti. Bu duygularla basmıştı Nusaybin toprağına ve öyle merhaba vermişti. Önce Şehit Gelhat’a, Koçera’ya, sonra Elîqa’ya.
Önderler, öncüler direnişlerde en etkili faktör olurlar. Öncülerin katılımı, duruşu direnişin seyrini belirler. Bu konuda rahatlamıştık. Bütün Nemrutlara inat Çağdaş Kawa çekdarımız olmuştu. Kawa hesinkarlığı bırakmış silahlanmıştı. Ona olan güvenimiz sonsuzdu. Kim artık sırtımızı yere değdirebilirdi ki. Bütün soykırım çeşitlerini yaşatan Nemrutların gazabına karşı Kawa direniş meşalesini alevlendirecek ve gün gelecek zafer ateşlerimiz Bagok ve Omerya’nın en yüksek yerlerinde yakılacaktı.
Kawa Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Fırat kenarındaki bir köyde dünyaya gelmişti. Ailenin Avrupaya çıkışı üzerine Kawa Avrupa’da gençlik çalışmalarına katılmıştı. Özgür dağlara özlem duyan Kawa 2009 yılında Avrupa’dan katılım yaparak dağa geldi. Kısa bir sürede gelişen Kawa 2012 de kuzeye Botan’a geçti. Aynı yılın sonbaharında Mardin Bagok’a düzenlemesi oldu. Uzun boylu ve kocaman gözleriyle kendini gösteren Kawa dile getiremediklerini sazına dökerdi. Saz çaldığında parmakları notalarla bütünleşirdi. Hem söyleyip hem de çalamazdı. Bunu ilk defa son yasakta bir ay doğar şarkısı ile kıracaktı. Yoldaşlarına sonsuz bir bağlılığı vardı. Onu sevmeyen ile hiç karşılaşmadım. Yerinde durduğunu gören olmazdı, çocuk yüreği sığmazdı içine. Tüm mahalleleri tek tek gezer, her barikatın, hendeğin mayının mevzinin yerini belirler, yönetimlerle tartışır, gençleri toplayıp tek tek tanışır toplantı yapardı Kawa.
Düşmanı durdurmaya gidiyorum kim benimle gelecek deyişiyle arkasında bulurdu yoldaşlarını Kawa. Nerede çatışmalar kızışsa Kawa orda olurdu. Savaşçılarını yalnız bırakmak onun kitabında yoktu. Her gittiği mevziye bir başka heyecan, canlılık katardı. Duruşu ile katılımı ile güç ve moral verirdi 7 den 70 e herkese. Heybetli duruşu, boynundan düşmeyen dürbünü, ona çok yakışan silahı farklılığını ortaya koyuyordu. Biçimi özünü en güzel şekilde dile getiriyordu. Güven ve moral veren konuşmasıyla gittiği her yerin eksikliklerini giderir, kendisi de arkadaşlara yardım etmeden oradan ayrılmazdı. Kawa bu savaşta saldırıya, suikaste, pusuya gitmiş, molotof bisving atmıştı. Gittiği her mevziye güç vermişti. Bütün herkesin ona karşı sevgisi büyük olmuştu. Egidin yaşam bulmuş haliydi.
Kawa Nusaybin direnişinin komutanıydı. O dik duruşu ve yoldaşlığı ile tanıtmıştı kendini. Durmak bilmeyen hali ile işlemişti gönüllere. Herkese yetişmek için durmamış hep daha fazlasını yapmak için nefes almıştı. Onun bu direnişte tek bir hedefi vardı. Nusaybin düşmeyecek ve süreci değiştirecekti.
Kawa şehit düşmüştü kabul edilmiş miydi bilinmez, bilinen tek şey yüreklerdeki iziydi.
Arjîn PÊŞENG
04.06.2023