
Tarihin tekerrür hükmünü değiştirecek olan Kürt Özgürlük Hareketi ve dostlarıdır – 1
ROZA ERZURUM
Kürt halkı ve hareketi olarak yeni bir yüzyıla girmeden önce Kürdistan’ın Kürt halkının son yüz yılda yaşadığı ve dünya haklarının da sessiz kaldığı yeri geldiğinde ortak katliam kararı aldığı ittifaklara gidildiği antlaşmalarda hiçe saydığı bir Kürt gerçekliği var peki Kürtler direniş ruhundan vazgeçecek mi? Asla! Yine mevcut NATO kararları katliamları meşrulaştırmıyor mu? En son yapılan toplantılarda alınan kararlar İsveç ve TC’nin en son yaptığı NATO ekseni anlaşma Lozan antlaşmasının tekrarı olmuyor mu? Sadece NATO değil BM de aleni bir biçimde yaşana soykırıma yaşanan, savaş suçlarına evet diyor. Tam yüzyıldır küresel kapitalist güçler yaşanan hak ihlallerine, hukuksuzluğa, savaş suçlarına evet onayını vererek Kürtlerin varlığını tarihten silmek istiyorlar. Bu anlaşılmalı, iyi çözümlenmeli, bunun anlaşılması için kısaca Kürdistan’ın yüzyılla nasıl varlıklarını koruma Savaşı verdiklerine bakalım.
Küresel kriz olmaktan çıkamayan savaşlardan biri birinci dünya savaşı birinci dünya savaşından sonra Kürtlerin durumu Osmanlı ordusunun dağılması ve yerine toprak bütünlüğü küçülen batıya her zaman tabi bırakılan milletler meclisi tarafından kurulan Türkiye cumhuriyeti tarihine göz atmak gerekirse Osmanlı ordusu güç kaybına uğramıştır. 1. Viyana kuşatmasında (27 eylül-16 ekim 1529) istediği sonuca ulaşmayan ordu viyana ünlerinde 50 bin kişilik ordu ile her ne kadar hava koşulları ve alt yapıyı gerekçe gösterse de ikinci viyana kuşatmasında (14 Temmuz 1683) anlaşılıyor ki sorun alt yapı takviye ve hava koşulları gerekçesi değil burada anlaşılmalıdır ki Osmanlı ordusu kendi geri ilkel savaş taktileriyle altyapısız cephane erzak yetersizliği ve en önemlisi de sanai ve endüstriyalizm devrimine karşı yenilen Osmanlı imparatorluğu İstanbul’a geri çekilmek zorunda kalır. Osmanlı ordusu uzun süre toparlanamaz asker ve mali kaybını Osmanlı ordusu şimdi olduğu gibi halkı zorunlu askerliğe ve zorunlu vergi verme zorunda bırakmıştır. Bu süre zarfında Osmanlı ordusu doğuyu asimile planı olarak hazırlanan yeni devlet kurumu Hamidiye alaylarını (1892) yılında güya bölgede asayişin sağlanması adı altında altın da Doğu bölgesinde silahlı birlikler kurulur güya amaç güney Anadolu bölgesinde bir ermeni devletinin kurulmasını engellemek fakat çok iyi bilinmelidir ki Hamidiye alaylarının kurulma amacı bu değildir. tamamen en nitelikli kürt çocuklarını mankurtlaştırmaktır. Bilinmelidir ki Kürt çocuklarının asimile edildiği bir ocak yani kurum inkar imha ve asimilasyon amaçlıdır. bunun en somut örneği de Şex Sait isyanına öncülük eden Cibranlı Halit beg ve Yusuf ziyadır. yanı sıra çıkardığı bütün kanunlara vergi artırımına rağmen gittikçe güç kaybeden Osmanlı imparatoru ama artık hasta adam olarak nitelendiriliyor hasta adam Osmanlı İngiltere ve fransa ile Mondros ateşkes antlaşmasını imzalayarak birinci dünya savaşında yenildiğini kabul ediyor. Bu süre zarfında Osmanlı imparatoru itilaf devletlerin dahil oluyor yanı sıra ölü doğan Sevr (güya barış antlaşması )10 ağustos 1920) imzalanıp Osmanlı topraklara onlarca parçaya bölünüyor. ardı arkası gelmeye anlaşmalar sözleşmeler bunlardan biri Amasya temini yani sıra Sivas ve Erzurum kongreleri ile direniş başlatan Mustafa Kemal meclisi toplamak istemektedir. aynı zamanda 23 nisan 1920 de Ankara da millet meclisi kuruluyor (millet meclisinin içinde sayısızca yabancılar bunların içinde Türk olmayan aynı zamanda gayri Müslimlerde yer almaktadır) Sevr antlaşması ile Türkiye’nin daha fazla bölünüp parçalanmasını kabul etmeyen Mustafa kemal Atatürk bu süre zarfında Mebusan meclisini toplayıp bu arada mebusan meclisi sadece Türk ve Müslümanlardan oluşmaktadır. yani milletler meclisine karşı kurulan türkiyenin yani Osmanlının son kılıç artıkları yani ilk meclis grubudur. bu meclisin desteği ile 29 ocak 1920 oy birliği ile misakı milli sınırları çiziliyor. bu sınırlar Kürtlerin ve Türklerin sınırları olarak belirleniyor. misakı mili sınırları bizzat mebusan meclisi tarafından çiziliyor.
mebusan meclisi askeri kanadı 1918 ve 1921 yıllarında faaliyet gösteren kuva-yı milliyedir kuva-yi milliye nedir? kurtuluş savaşında yer alan düzenli olmayan birliklere kuva-yi milliye denir.( yani kısacası Osmanlıdan kalma her zaman barbar yani çete ganimet kültürünü kendine esas alan gayri nizami ordusu) bu birliklerle Mebusan meclisi arasında toprak bütünlüğüne dair sık sık ideoljik çatışmalar yaşanmaktadır.
Ve misakı milli kararları sırasıyla şöyledir:
1:misakı milli sınırları içinde vatan bir bütündür parçalanamaz kararı tartışmasızdır
2:batı Trakya için alınan kararlarda halklar kendi refahını seçecek.
Bu kararın alınmasının sebebi ise:
Selanik göçmeni Yahudilerin batı Tırakya’ya yerleşmiş olmaları tesadüf değildir. ve devlet tarafından demokratik haklara sahip olmaları Mustafa Kemal’in Selanik yahudisi olduğu realitesini doğrulaştırıyor bu kararla etnik kimliğini açıklamış oluyor.
3:Marmaranın güvenliği için istanbulun güvenliği sağlanacak.
4: halkın oylarıyla misakı mili sınırlarına dahil edilen Kars Artvin Ardahan da keza sorun çıkarsa tekrardan bölge halkı bir oylamaya gidecektir. bu karar niçin alınıyor Kars Artvin Ardahan her an milletler meclisi eliyle Yunanistan a verilebilirdi bu tehlikeyi fark eden mebusan meclisi yetkilileri bu muhafazaları sorun çıkarmaması üzerine esnek bırakıyor
5:Azınlık hakların ve komşu ülkelerindeki Müslüman halkın haklarının korunması şartı ile kabul edilecek ve sağlanacaktır.
6: milli ve iktisadi gelişmemizi mümkün kılmak amacıyla tam serbesti ve istiklal sağlanması siyasi hukuki ve mali gelişmemize mani olan bütün sorunların çözümü için gerekli olan bütün saldırı yöntemleri mevcut koşullarda gerekli sayılacaktır .
Kürtler açısından Sonuçları:
1: 1. Ve 6. Madde tamamen azınlık haklar dediği kürtler başta olmak diğer halkalarıın kendi ulusal haklarını tahin etmelerine(serfdeterminasyon) izin verilmetecektir.
2: antlaşmada 5. Madde jeopolitik ve Jeosıtratejik konumunda olan Kars ve Ardahan için gerekli bütün soykırım ve asimilasyon politikalarına tabi bırakılarak Kürdistan toprakları olarak sayılmayıp tamamen Türk ocaklarına bağlanacaktır.
3: Bu kararlara katılmayan milletler meclisi İstanbul da mebusan meclisini basarak 16 mart 1920 İstanbul u alacaklarını söyleyerek Tehdit ve ihtilal edeceklerini dillendirmişlerdir. bu tehditten sonra Mustafa Kemal Atatürk Türk soyundan olan bütün Türklerin İstanbul için seferber olmalarını istemiştir.
Fakat Musul ve Kerkük te genel itibarıyla Kürtlerin çıkardığı isyanlar sonucu daha önce babanzade, Şeh Mahmut Berzenci, Bedirhan beg, ve Şeh Ubeydullahe nehri, direnişlerden dolayı Osmanlı ordusunun karşılaştığı sorunlardan dolayı Musul ve Kerkük ü tekrar bir gündeme getirmek istemektedir. buna en çok sevinende milletler meclisi üyeleridir çünkü milletler meclisinde yer alan bazı üyeler gayri müslim ve İngiliz taraftarıdır o süreçte İngilizlerde Irakın işgali için kolları sıvamış adım adım işgale başlamıştır. Bu durumları göz önünde bulunduran Atatürk musul ve kerkükten vazgeçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk ün kararına katılmayan Mebusan meclisi Musul ve Kerkük ü bir hayli sorun yapmışlardır. sebebi is e Musul ve Kerkük ün jeolojik ve politik konumundan(yani yer altı zenginliklerinden dolayıdır) İnglizler’e kalmasını istememeleridir milletler meclisinin amacı ise (kıtaların birleşmesinde yani Asya ve Avrupanın birleşmesinde önemli bir yere sahip küçük bir Türkiye devletini Kürtler siz inşa etmektir. Ve Türkiye’yi tamamen batıya tabi bir devlet olarak bırakmak istemektir. Türkiye’nin Nato’ya üye olması ve şimdide BM üye olmak istenesin yıllara dayanan bir konsepttir. Fakat Mustafa Kemal Atatürk bu karardan yana olmayıp Taktiki olarak desteği almaya çalışmaktadır. meclis içindeki çelişkiler ve çatışmalar bir yana Kürtler Amasya genelgesinden çıkardığı sonuçları 21 haziran 1921 tarihinde Amasya genelgesi ile yaşadıkları talihsizlikten dolayı çıkardıkları sonuçları iyi bir şekilde çözümleyerek kendi kimlikleri ile çok aktif bir sürece öncülük etmişlerdir.
bu mücadele süreci mebusan meclisinin kurulup Misaki milli sınırlarının çizilmesine tekabül etmektedir bu süreçte kürtler meclise mücadeleleriyle muhtariyet elde ediyor hatta ankarada kürtler kendi kimlikleriyle millet vekili Kürdistan millet vekilleri olarak atanıyorlar fakat kürtlerin giderek güçlenmesi hem milletler meclisinde tartışma konusu oluyor hemde mebusan meclisinde giderek tartışmaların konusu oluyor kürtlerin statüsüz bırakılmasına dair kararlara gidiliyor
21 haziran 1921 Amasya genelgesi ve Kürtler açısından sonuçları:
1:türk inkılabının ihtilal safhasına başlanması (yani osmanlı ordusu tamamen dağılmadan önce varolan toprakları koruma)
2: kurtuluş savaşı amacı ve gerekçesi ve yöntemi belirlenmiştir.
3: ilk kez milli eğemenliğe dair bir yönetimden bahsedilmiştir.(yani azınlık haklara tanıdıkları özerkliklerin ortadan kaldırılması bu karar bizzat kürtleri etkilemektedir)
4: İstanbul hükümeti ilk kez yok sayılmıştır. yani resmi olarak milletler meclisi ilk defa yok sayılımıştır.
Milletler meclisi ve mebusan meclisinin dayatmalarına karşı Mustafa Kemal Atatürk türkiyenin cumhuriyet olabilmesi için ve azınlık hakların bütün meşru savunma haklarından feragat bırakılarak Mustafa kemal Atatürk yeni ama yetersiz adımlar atmaktadır. Osmanlı imparatorluğu giderek parçalanmaktan ve küçülmekten kurtulamayan bir durum yaşamaktadır. Elinde kalan Hatay da 20 ekim 1921 tarihinde Fransa nın manda himayesinde olan Suriye ye teslim etmektedir. İleriki süreçte Osmanlı toprakların nasıl batı tarafından küçültüldüğü Musul Kerkük ün nasıl İngilizlere bırakıldığını görecez.
Osmanlı imparatoru bu sürece kadar yaptığı bütün kirli ittifaklarda antlaşmalar da kürtleri kullanmış ve bir siyaset aracı olarak Kürtleri yıllar boyu kimliksiz kültürsüz bırakmak üzere savaştan kaçınılmayacak tarihi bir statüsüz yüzyıla Mahküm etmiştir.
Bilindiği üzere tarihi bir süreçten geçiyoruz İsviçre Lozan kentinde 24 temmuz 1923 tarihinde İngiltere fransa ve türkiye arasında imzalanan antlaşmanın yüzüncü yılını yaşıyoruz bu anlaşma ile ankarada kurulan TBMM yönetimi birinci dünya savaşı galip devletler tarafından resmen kabul ediliyor bundan hemen sonrada Türkiye cumhuriyeti kuruluyor TC devletini sağlamlaştıran anlaşma aynı süreç içinde Türkler in inkarı ve imhası üzerine bir soykırım süreci başlıyor anlaşılmalıdır ki Lozan antlaşması sıradan ve basit bir anlaşma değildir. bu anlaşma siyasi ve askeri bir sürecin gelişme yayılma ve sonuçlarını da kendisiyle doğuruyor 24 temmuz 1923 İsviçre nin Lozan şehrinde Türkiye büyük millet meclisi üyeleri ile biritanya imparatorluğu Fransız imparatorluğu İtalya krallığı Japon imparatorluğu Yunanistan krallığı ve Sırp Hırvat ve Sloven krallıkları tarafından lozan barış antlaşması kürtlerin hiçbir statüleri olmayan bir anlaşma olarak imzalanıyor. böylece Türkiye cumhuriyetini kuran antlaşmada Kürtler varlığı ve statüsü yok sayılmış oluyor böylece siyasi statü elde etmiş Türkiye cumhuriyeti Kürtleri yok sayan her türlü gayri meşru yöntemle yok etmeyi amaçlamaktadır. ve artık Kürtler bilinçli ve planlı bir saldırısı ile karşı karşıyadırlar 23 ekim 1923 tarihinde kurulan cumhuriyet ardı arkası kesilmeyen yasa tasarıları kanunları ve yeni hükümlerini çıkaracaktır. en son ABD başkanı Woondrof Wilson fransa ve biritanyanın ortadoğuyu sürükledikleri antlaşmaya katılarak Kürt ler üzerinde gerçekleştirilecek bütün inkar imha ve Asimilasyon a evet yani aleni bir şekilde yüz yıllık bir soykırıma evet demiş oluyor burda bunları belirtirken neden Türkiye cumhuriyeti kuruluyor tartışmasını yapmıyoruz amaç hazırlanan bir yüzyıllık soykırımın ifşasını anlamak ve anlatmaktır. Kürtler yaşanan bu duruma sessiz kalacak değillerdir. Elbette var olan statüden de mahrum bırakılan Kürtler her açıdan siyasi ve askeri bir arayış içerisindedirler.
Kürtler yaşanan hak ihlalleri ve değer gasplarına karşı harita üzerinde cetvellerle dört parçaya bölünmüş bir toprakları için direniş arayışlarına başlıyorlar
Techir Kanunu : göç kanunun birinci dünya savaşından sonra çıkarılan bir kanundur kanunun çıkarılma sebebi Kürtlerin birinci dünya savaşına dahil olup Türklerle
Şark ıslahat kanunu ve Kürtler açısından sonuçları: 25 Eylül 1925
Arapçada şark doğu ıslahat ise düzeltme anlamlarını taşıyan plan bizzat Kürdistan ın inkarı imhası ve asimilasyonu için hazırlanan bir antlaşmadır yani kısacası Kürt bölgeleri yeniden dizayn etme amaçlı yapılan bir antlaşmadır. bu antlaşma Fırat nehrinin doğusundaki illeri (burada yer alan muhafazalar yani iller Kürt illeri oluyor bu karar sadece Kürt illeri için alınıyor) süresiz bir sıkı yönetimle yönetebilme güya Fırat ın doğusunda olan ilerde istikrarsızlık var bu illere sıkı yönetimle istikrar getirilecek bu Şark ıslahat planını kabul etmeyen Kürt öncüleri devletin kirli emellerine alet olmayacaklarını pratikleriyle sergilemiştir.
Azadi Cemiyeti :
Cibran lı Halit beg ve Yusuf ziya Hamidiye alaylarının subaylarıdır. bu örgütleme 1919 yılında başlayıp 39 haziran 1925 te Şeh Sait ve 47 arkadaşının idam etmesiyle son bulmuştur. Kürtlerin tamamen kendi ulusal haklarından mahrum bırakılmaları üzerine başlatılmış bir direniştir.
kurulma sebebi ve dört ana aktör Mevcuttur :
1: İstanbul hükümeti yani sıkı yönetim ve istiklal mahkemeleri
2: Kemalist hareket ve oluşumu
3: İngiltere ve batının politikaları
4: SSCB
bu planın Kürdistan merkezli olduğunu anlayıp silahlarıyla Hamidiye alaylarından firar edip Azadi cemiyeti için örgütlemeye gidilir Bu durumları göz önünde bulunduran isyan öncüleri Serhatın Muş ve Erzurum illerinde önce örgütlemeye başlar Azadi Cemiyeti daha olgunlaşma yani direnişi büyütme aşamasında iken Xalıt begê Cibri 14 nisan 1925 yılında Bitlis te yakalanıyor isyanı bastırma planları olan Türkiye Cumhuriyeti direniş öncülerini korkutma amaçlı cibran lı Halit begi katlederek araba arkasına bağlayarak halkı korkutmak istemektedir fakat bu duruma öfkelenen halk Şeh Saidin dava arkadaşlarının davasını üstlenmiş ve direnişe başlanmıştır. Her ne kadar bazı Kürt nahiyeleri alınmış olsa da iç ihanet tam anlamıyla örgütlenmeme İsyanın hazin sonla bitmesinin sebebi ve olgunlaşamayan bir örgütleme sonucu direnişe başlamış olmalarıdır bu direnişin son bulması Kürt halkı için uzun süreli bir sesizliğe yol açsa da tarihe direniş mirası bıraktığı anlaşılmalıdır. direnişten öncülerimizin son sözleri
Şeh Sait : Dünya yaşantımım sonu geldi kendimi milletimin yolunda feda ettiğimin hiçbir şekilde pişman değilim ilerde torunlarımızın bizden dolayı düşman önünde utanç duymamaları bizim için için yeterlidir.
Yusuf ziya : bize mevki ve rütbe bahşetme suretiyle bizi aldatabilme endişesi içindeydim şükür allaha bizi mermi ve iple kaşılıyorsunuz ve bundan dolayı hiç pişman değilim verdiğiniz ders sayesinde torunlarımız intikamımızı alacaktır.
Halit cibran : Kürt bir ağaç değildir kırılır ama eğilmez bize diz çöktürmediniz
12 ağustos 1925 Raman ve Raşkotan isyanı :
Kürt bölgelerinde yaşanan direnişlerden kaynaklı dışişleri bakanının çıkardığı kanunla olası direnişlerin olabileceği bölgelerde silahların herkesten alınması üzerine Kürtler meşru savunma direnişine başlar.
1925 Perwari direnişi: şapka kanununa karşı getirilen kanuna karşı başlatılmış bir direniş olarak tarihe geçen isyanın başlama sebebi aslında farklıdır kanunlarla her türlü inkar imha ve asimilasyon politikalarına karşı başlatılın bir direniştir.