
Tarihin tekerrür hükmünü değiştirecek olan Kürt Özgürlük Hareketi ve dostlarıdır – 2
ROZA ERZURUM
16 mart 1926 Hakkari Direnişi:
Techir kanunu veya iskan kanununa 17 mayıs 1925 yılında Osmanlı ordusu tarafından 1.
Dünya savaşında Osmanlı ordusu ile karşı karşıya helebilecek huya sözde azınlık diye tabir ettikleri unsurların zorunlu göçe maruz bırakılan yasa yada kanun ne hikmetse cumhuriyetin ilanından sonra sadece Kürtler üzerinde uygulanmakta hakeza Kürtlerin kendi topraklarından zorunlu göçe maruz bırakılmasından hemen sonra kendi topraklarına kendi zamanında Osmanlı ordusunun bir türlü anlaşamadığı zamanında bir çok soruna teşkil ettiği Arap ve Arap aleviler Azeri ve terekemeler(yani Türk boyuna Mensup terekemeler Türkmenler ) bizzat Türkiye cumhuriyeti tarafından Kürdistan bölgelerine yerleştirilmişlerdir. Zamanında çıkarılan kanunun bizzat Kürtlerin inkarı imhası ve asimilasyonu üzerine çıkarılan zorunlu göçe karşı başkaldırı dır).
25 mayıs 1927 mayıs Motki isyanı:
çıkarılan bütün kanun ve kararnamelerin Kürtlerin içinde olmadığı bir süreci kabul etmedikleri için bir başkaldırıdır.
1926-1930 Xoybun hareketi :
Xoybun öncüleri :
Celalet ali Bedirxan, Kamuran ali Bedirxan, Nuri Dersimi , ekrem cemil paşa, menduh selim, haco ağa, ihsan nuri paşa
Ağrı isyanı11 Haziran 1930 bıroyê haski telli ağrı Doğubazitli İbrahim haski direnişe öncülük eder Şeh Sait isyanından sonra kürdistan nın durumunu değerlendiren kürt öncü lider kadrosu bağımsız bir Kürdistan ın kurulabilmesi için Xoybun hareketinin ağrı dağında başlamış olan direnişe takviye olarak ihsan nuri paşayı öncü lider olarak belirler ve bölgeye yönlendirir İbrahim celali aşiret üyesidir celali Aşireti bizzat direnişe aktif katılarak Rojhılat ve Bakurda isyana destek verirler direniş iran türkiye baskılarına rağmen bastırılamaz direniş gelyê zilana sıçrar gelyê zilanda 15 bin kürdün katledilmesiyle sonuçlanır katliam sömürgeci katliamcı zihniyetin hayali Kürdistan burada meftundur toplu mezar yazısıyla hafızalara kazanıldı ve hiçbir zaman unutulmamak üzere bir intikam şiarı olarak Kürtlerin hafızasında yer edindi
Tekke ve zaviyelerin kapattılması 2 eylül 1925 :
Dinsel bazı ünvanların kaldırılması şeh seyit ağa vs ünvanları kalkıyor tekke ve zaviyelerin kapatılması güya türkiye laik yani sekiler bir devlettir ama maalesef şimdi Hizbullah ve daiş yani işid çetelerin kuluçkası haline gelmiş hatta ilginç olan din görevlileri dışında cübbe sarık giyilmesi yasaklanmıştır. yasaklanmış bunun yerine şapka kanunu getirmiştir bunun yârine şapka kanunu çıkarlmış bu sayede batı bir kez taklit edilmiş olunuyor aynı zamanda 10 nisan 1920 tarihli anayasa değiikliğinde devletin dini islam fakat mecliste ant içmedeki vallahi sözcüğü kaldırılmış kimsenin cesaret edemediği arapça harfleri kaldırılmış yerşne latin alfabesi getirilmiştir Atatürk batının desteğini alarak böylesi kararlar almanın türkiye cumhuriyeti için daha sağlıklı olacağını anlamıştır fakat unutulmamalıdır ki her ne kadar seküler yani laik devlet anlayışıyla Türkiye cumhuriyeti kurulsada Osmanlı çarpıklaştırmış arap zihniyeti siyaset metası haline gelen din yani İslamiyet kendini Erdoğan ve beşli çete kabininin marjinalleştirmiş barbar ganimet kültürünü aşamayan İslam zihniyetinden kurtulamamıştır.
Ankara antlaşması 5 Haziran 1926 Türkiye ırak sınırı çizilmiş Musul İngiltere mandasında olan Irak a bırakılmıştır.
Dersim Direnişi:
Kürdistan da yaşanan bütün hak ihlallerine kimliksizleştirme ve köksüzleştirme politikalarına karşı başlatılan bir direniştir Koçgiri isyanından sonra düşmana karşı öfkelidir düşman alanda hakimiyet kurmak için bölgede silahları toplama kararına gider bu karara uymayacaklarını söyleyen Dersim halkı meşru avunma sistemlerinden taviz vermiyeceklerini Devletin müdahaleye geldiği süreçte dillendirmiştir fakat buna rağmen dersim halkını silahsız bırakarak susturacağını düşünür fakat kendi savaş tarihinde kürdün düşmanıyla çarpışarak savaştığını unutan bir devlet realitesi Dersim bölgesinde askeri anlamda bir soykırıma yani bir Terteleye başlar Dersim isyanı Sivas isyanı devamı olarak ta nitelendirile bilinir zaten Koçgiri lider kadrolarınında isyana öncülük ettiğini görecez Zarife Alişerin bizzat dersim isyanında sürece öncülük ettiklerini görecez asıl isyana öncülük eden lider Seyit Rıza ve eşi besê anadır kürdün direniş azmini savaşla kıramayacağını anlayan düşman bir köksüzleştirme politikasına başvurur iç ihanetle direnişi bastıran kürt düşmanı turkiye cumhuriyeti devleti 20 bin dersimli Kürdün sokırımını gerçekleştirir başlar
1937 sadabat paktı ve Kürtlerin durumu.
1: bölgede Kürt aşiretlerinin faaliyetlerini kısmak amaçlı yapılan antlaşmadır antlaşmadır( fakat gizli tutulmaktadır.
Antlaşmanın gizlenen maddeleri sırasıyla şöyledir:
- Devletle bir olan aşiret reislerine mevki verilecek ve maaş bağlanacaktır
- aşiret reislerinin denetimdeki aşiret mensuplarına günümüz koruculuğu verilecek yani bir kuva-yi milli ordusu tehsis edilecek Kürtlerin tabiri ile cahş yani gayri nisami koruculuk sistemi kürtler içinde geliştirilecektir.
- isyana teşkil edecek bütün aşiretler sürgüne gönderilecektir.
- 2. önde gelen Kürt aşiretlerinin en nitelikli çocuklarını eğitip mankurtlaştırmaktır.
KDP Başur ve yani Barzani ailesi
KDP nin görevi Kürdistan da Kürtlerin birlik olmasını engellemektir bilinmelidirki KDP İsrail desteği ile ile oluşturulmuş ve diğer Hegemonik güçler ide arkasına alarak Ortadoğu da yaşanacak bütün istikrarsızlığı sağlama görevini bizzat üstlenmiştir. bu sayede anlaşılıyor ki KDP nin sorunu PKK hareketi değil PKK hareketinden önceki durumu da gerçekleri bizzat gözler önüne seriyor Mahabat cumhuriyetinde yaptığı ihanet Kürtlerin PKK hareketine kadar bizzat toparlanmamalarına sebebiyet vermiştir. Saldırı olacağı gün Kendi peşmerge gücünü bizzat ırak topraklarına geri çekilme talimatı verilmiştir bizzat tasfiyesini amaçladığı Kürt çumhuriyetini yine bir türk boyu devletine sığınarak gerçekleştirilecek olan katliamı sevkle qazi Muhammet çarçıra mahabat meydanında idam edilirken Melle Mıstefa Barzani Azerbaycan başkentli Baküde ayak ayak üstünde televizyondan Qazi Muhammed in idamını izlemekte dir. Ve sonraki ihanetle sonuçlanan KDP daha önceki güya YNK ile birlik içinde olması fakat en son Saddam Hüseyin le yaptığı kirli ittifak sonucu antlaşmanın ismi aş betal antlaşmasıdır Halepçe katliamı başta olmak üzere hevlerin Saddam güçleri eliyle YNK den alınması yaptığı kirli ittifaklarını gösteriyor anlaşılmalıdır ki KDP herhangi bir Kürt birliğini oluşumunu engellemek ve Kürt düşmanlarıyla ittifak lar geliştirerek Kürt halkı içinde düşman menzilinde yer almıştır. KDP nin son Kürt hareketi üzerinde yaptıkları tartışmasız hiçbir açıklaması olamaz YNK güney Kürdistanı tamamen ırak devletini hiçe sayarak kendi denetimdeki topakları TC ile anlaşıp Türkiye topraklarına bağlı bir özerklik kurma arayışını yaptığı son ittifaklarla somutlaştırmıştır. bu sayede KDP hiçbir zaman birlik olamayacağını düşmanlarımızla yaptığı anlaşmalarla bir kez daha gösterdi ki özgürlük arayışının hiç bitmediği Kürdistan da bir direniş daha boy verir bu direnişin adı doktor Abdurahman Qasımlonun direnişidir Qazi Muhammedin idamını kabullenemeyen Qasımlo
1973 -1989 kadar İran Demokrat Partisini yöneticiliğini yapar Doxtor Abdurahman Qasımlo urmiye Kürtlerinde olup ailesi ise yurtsever bir yapıya sahiptir.
Qasımlonun ailesi daha öncede Sımkoyê şıkak direnişinde ve aynı zamanda Qadi muhhamet Kürt cumhuriyetinde büyük katkıları olan vatan sever bir yapıya sahiptir. ailesinin desteğini arkasına alarak İran Demokrat Partisi kurarak Rojhılattaki Kürt halkının desteğini alarak silahlı bir ordu kurar. Qasımlo Kürt sorununu Avrupada okuduğu yıllarda çözümleyerek nasıl öncülük etmesi gerektiği konusunda bilinçli bir Kürt siyasetçidir. Bu durumu gören Hegemonik güçler Kürtleri tekrar imha etme kararı alır diplomatik bir çalışma için avusturyanın başkentine Viyanaya müzakere süreci için giden Qasımlo ve KDP-İ Avrupa sorumlusu Abdullah kadiri iran ve hegemonik güçlerin ortak hazırladıkları komplo sonucu şehit edilirler Qasımlo başkan apo bu komplo yu şöyle değerlendiriyor kültürel soykırım kıskacından kurtulamayan kürler ya ihanet ve işbirliği kabul eder Kürt karşıtı soykırımcılarla birlik olurlar yada kendi bağımsız haklarına laik bir şekilde katledilerek tarihe Tarihe hiç unutulmayacak bir ata direnişi bırakırlar ve anlaşılması güç olmayan bir Kürt direnişi kapitalist emperyalist güçler tarafından yöntemi aynı amacı aynı bir Kürt soykırımı amacına ulaşmıştır.
Ardı arkası gelmeyen kanunlar, yasalar, antlaşmalar ve direniş ruhundan bir an bile vazgeçmeyen kürt ve Kürdistan gerçekliği Abdullah Öcalan yani PKK felsefesi ile tarihin çağların ezilmiş, bastırılmış, inkarı ve imhayı en iyi bir Kürt sosyolojisiyle Kürt ve Kürdistanın jeolojik ve jeopolitik gerçekliğine verilebilecek ahlaki ve politik cevap bütün direnişleri kendine esas alan bir sentezle Kürt halkını sahiplenmiş ve ideolojik bir bilinçle kimlik dil ve sahiplenmesiyle nice kahramanlarla devrimde Kürt halkının bağımsızlığı için ata mirasına bağlı bir fedailik ideolojisi yaratmıştır. Kemal Pir, Hayri Durmuş ,Sara, Eşref Anyık yoldaşlarımızın çizgisi daima yolumuzu aydınlatacaktır. Bizler bu direniş ruhundan bir an bile taviz vermemek üzere kendi toplumsal değerlerimize bağlı kalarak mirasımıza sahip çıkma azmini kürdistanın dört parçasında termobarik taktik nükleer, fosfor kimyasal silahlara rağmen direnişten bir an bile taviz vermemek üzere devrim değerlerimize sahip çıkma sözünü önderliğimizin imralı adasını kendine direnişten bir kale haline getiren azmine bağlılığına ve kararlılığına bağlı kalarak özgürlük savaşımımızı büyük bedellerle devam ettirmekteyiz. Bu savaşımın devrimci halk savaşıyla kazanılması temelinde bir gelişmeye dönüştürülmesinin tarihi değeri oldukça yüksektir. Bunun için her parçadaki, her alandaki ve her birimdeki komuta ve savaşçılarımız üstün bir moral ile yaratıcılığını tüm yaşamda göstermekle savaş iradesini, düşünce gücünü ortaya koymakla zaptetme ruhuyla engelleri yıkarak yıllardır yapılamayanları, yerine gerilmeyen görev ve sorumlulukları bu süre içerisinde yapabileceğini düşünerek mücadeleye yüksek bir tempo ve performansla katılan gerilla güçlerimiz aynı performansı halkımızdan da beklemektedirler. İçinden geçtiğimiz süreçlerin halkımız için tarihi anlamını farkına varılırsa ve bu tehlikeler görülerek bu ciddiyetle katılım gerçekleştiriyorsa, aynı duruşu halkından da beklemektedir. Devrim yolunda bu dualite gerçekleşirse başarı realitesi gerçekleşmiş olur. Elbette bu kendiliğinden olamaz. Eski tarzı aşarak inanç kadar azmi ve sabrı en zor koşullarda dahil her zaman koruyarak halkımız için fırsatları anı anına değerlendirerek süreklileşen bir yürüyüşle bunu gerçekleştirmek mümkündür. Ölümüne sahiplenilmiş bir ideoloji, düşünce, özgürlük amacı tarihten silinmez izler bırakacak bir muhtevaya sahiptir. Bin yıllardır süre gelen ve çeşitli evrelerden geçen insanlığın özgürlük mücadelesi uğruna verilen şehitlerle dökülen kutsal kanla tarihin, halkların, kadınların belleğine kazınmış ve onca baskıya, zulme rağmen belleklerden asla silinmemiştir ve silinmeyecektir. İnsanlığın çok büyük bir bölümüne dayatılan köleliğe, baskıya, onursuzluğa boyun eğmeyerek yani dayatılan anlamsızlığı kabul etmeyerek isyan eden isimli isimsiz birçok özgürlük savaşçısı tarihi gelişiminin asıl dinamitlerini ve kalıcı değerlerini oluşturmaktadır.
Çağımızda egemen güçlerin bilim tekniği kullanarak bu denli inceltici derinleştirdiği yabancılaştırma, belleksizleştirme politikalarına rağmen insanlık hala özgürlükten onurdan, güzellikten, adaletten ve eşitlikten bahsetme gücünü gösterebiliyorsa binlerce yıl bu amaçlar uğruna mücadele eden ve inandıkları doğrular için ölümü göze alan şehitlerin yarattığı değerlerdendir. Bu anlamda egemenlerin amaçlarına teşkil eden en belirleyici boyutlar ölümüne sahiplenilen özgürlük amacı anlam yaratma savaşımı onurla soluyan yürek kesilmiş şehitlerdir. Mücadele tarihimizde Hakilerle başlayan, Mazlumlarla, Egitlerle, Zilanlarla, Beritanlarla, Sara, Rukenlerle, Bager ve Avzemlerle, Leyla Sorxwin ve Hêjar Zozanlarla bu güne denk gelen şahadet gerçekliği gerçekten hiçbir zülme boyun eğmeyen ve özgür yaşamdan asla geri adım atmayan kahraman şehitlerimize borçluyuz. Büyük bir azim ile gerçekleşen dur durak bilmeyen devrim gerçekliğimize güneşimize borçluyuz dünya devrimler tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir önderlik gerçekliği ile karşı karşıyayız en son edinilen bilgilere göre CPT nin önderlikle yaptığı görüşmeleri partimiz medya yolu ile halkımızı ve kamoyunu bilgilendirmiştir. Tehtitler dikkate alınmalıdır. TC ve Gladyunun hazırladığı kürt özgürlük hareketi yani önderlik özerindeki Sardırı iyi çözümlenmeli ve anlaşılmalıdır. PKK sorunu kürt sorunudur kürt sorununu PKK sorunundan bağımsız ele alma düşmanın bizzat yönlendirmelerine gelmek ve özel savaş konseptini farkında olmadan kabullendirmektir. CPT nin en son yaptığı görüşmlerde önderliğin segilediği duruş emperyalizme karşı verilebilecek bir savaş gerekçesidir. Bize yansıyan bilgilerde görüşmelerin bir hakikati var mı yok mu bu bir tartışma konusu fakat görüşme olmuşsa neden bir bu görüşmeler medyaya yansımıyor sorununa verilebilecek en iyi cevap önderliğin düşmana duruşundan bir an bile vermediği tavizleridir. Kürt özgürlük Hareketini üçüncü yola sürüklemek istemektedirler üçüncü yol ise yıllardır KDP çizgisi olarak kürdistana dayattıkları yol yani işbirlikçi ihanetçi çizgi olduğu bilinmelidir. Hareketimiz bir kürdistan devrim hareketidir yaşanan bütün inkar imha ve asimilasyona karşı bir direniş ve diriliş hareketidir aksi mümkün olamaz yanı sıra kürt halkını önderliksiz bir yaşama alıştırmak istemektedirler. Anlaşılmalıdır ki Önderliksiz bir yaşam kendini ölüme yatıran bir gerçekliğini aşamayacaktır. Her anı bir tertele ile geçen yüzyıllık savaş gerçekliği dünyanın hiçbir yerinde emsali görülmemiş hakikati ifade ediyor, bunu anlamak anlatmak gerekir, bu durumun belirlemesini önderlik yıllar önce anlaşılmasi için şu sözlerle bize anlatmıştı tarih tekerrür etmez ama ilginç benzerliklerle doludur. Tarihin tekerrür hükmünü değiştirecek olan Kürt Özgürlük hareketi ve dostlarıdır.