- Home
- ŞEHİTLERE İLİŞKİN
- Cemile (Cizîr) Çağırga’yı anmak
Cemile (Cizîr) Çağırga’yı anmak
Sömürge olan bir ülkede dünyaya gelmek suç mudur? Elbette dünyanın hiçbir yerinde insanlar suçlu olarak doğmaz. Ama söz konusu Kürdistan olunca durum değişir. Gerçekten de Kürdistan’ın sömürgeleştirilmesi başka hiçbir ülkeye benzemez. Tarihte sömürgeleştirilen ya da katliamdan geçmiş olan birçok halk vardır. Ama bu halkların hiçbirisi yok sayılmamıştır. Ülkelerinin haritaları dünya haritalarından silinmemiş, adları, dilleri yasaklanmamıştır. Kısacası varlığı yok sayılmamıştır. Varlığı bir suç haline gelmemiştir. Kürtlerin yaşadığı soykırım kıskacı bu anlamıyla biriciktir. Bir halk böyle bir soykırım kıskacı altına alındığında doğal olarak o halkın çocukları da doğdukları andan itibaren o kıskacın tehdidi ile karşı karşıya kalır. Çünkü başta faşist Türk devleti olmak üzere bölge devletleri kendi varlıklarını korumayı Kürt halkının yok oluşuna bağlarlar. Bunun için de doğan her Kürt çocuğu onlar için potansiyel bir tehdit, suçlu, terörist olarak görülür.
Yaşanan bu zalimce soykırım sistemi içerisinde hiçbir Kürt çocuğu sağlıklı bir çocukluk yaşayamıyor. Evin içinde başka bir dil konuşulur dışarda başka bir dil. Evdeki ismi farklıdır dışardaki ismi farklıdır. Kısacası daha çocukken iki dil, iki kültür öğrenir. Ama evinde öğrendiği, doğal olan kendi dili ve kültürü yasak olandır. Yani tehlikeli olandır. Yine daha çocuk yaşlarda düşman kavramı ile tanışırlar. Belki bunu bilinçle yapmazlar. İsteseler de yapamazlar çünkü henüz çocukturlar. Acı yaşam deneyimleri ile öğrenirler bu düşman gerçekliğini. Ya okulda öğretmenlerinden yedikleri bir tokatla ya abilerini, ablalarını ihbar etmedikleri bir polisten ya da askerden yedikleri tokatla öğrenirler bu gerçeği. Yine sokaklarına atılan gaz bombaları ve tomalardan sıkılan tazyikli sularla öğrenirler. Bundan kaynaklı her kürt çocuğu sokaklarında gördüğü resmi üniformalı asker ve polislerin düşman olduğunu, kötü olduğunu bilir. Ve bir savunma refleksi olarak onlara taş atmayı bilir. Zaten Kürdistan’da olan düşman gerçekliği de kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan hepsine saldırmakta ve katletmekten geri durmamıştır hiçbir zaman.
Kürdistan’ın hemen her yerinde çocuklar faşist Türk devletinin hedefi olmuşlardır. Lice’de 10 yaşındaki Ceylan Önkol köyünün arazisinde oyun oynarken Türk askerlerinin bıraktığı mayına basarak paramparça olmuştur. Kızıltepe’de Uğur Kaymaz daha 12 yaşında iken evinin önünde babası ile birlikte kurşuna dizilmiştir. 12 yaşındaki Uğur’un bedenine tam 13 mermi isabet etmiştir. Cemile de 11 yaşında iken evinin önünde faşist devletin hedefi oldu. Hezex’te 7 yaşındaki Mihraç sokakta oyun oynarken faşist Türk askerlerinin zırhlı aracı altında ezilerek can verdi. Evinden sadece oyun oynamak için sokağa ya da köyünün arazisine giden günahsız birçok Kürt çocuğu faşist Türk devleti tarafından katledildi.
Cemile de her birimiz gibi bir Kürt çocuğuydu. Birçoğumuz gibi evdeki ismi ile kimlikteki ismi farklıydı. Cizîr’di evdeki ismi. Annesi ona Cizîr derdi. Kürtçe konuşuyor, Kürtçe yaşıyordu. Hayalleri Kürtçe, ütopyası Kürtçeydi. Ülkesi sömürgeydi belki bunun bilincinde değildi. Fakat kendi çocukluğunu Kürt olarak yaşamaya devam edince soykırımcı devlete en büyük düşman kesildi. En büyük düşman olunca da devlet de tek çareyi onu katletmekte buldu. Başka türlü böyle bir düşmanlığı ortadan kaldıramazdı. Cizra Botan’ın çocukları üzerinde birçok yolu denemişti, yaşarken kendine dost ettiremiyordu. Bunun için çareyi katletmekte buldu.
Cemile’nin ismi Cizîr’di. İsmi, vatanından geliyordu. Vatanı ve ülkesiyle arasındaki bağlardan biriydi. Bu bağ onu ülkesinin bir insanı kılacaktı. Bu da bir tehlikeydi Türk devleti için. Onun da Kürt olması demek devletinin yıkılabileceği anlamını taşıyordu. Bundan dolayı hiçbir Kürt’e ve çocuklarına tanımadığı gibi ona da yaşam hakkı tanımadı.
Cizîr’i katlettiler, ama herkesin yüreğinde yaşayan bir Cemile olarak yaşama geri döndü. Bir halkın çocuğu olarak türkülerde, hikayelerde, anılarda yaşayan bir Cemile var şu an. Ölümü yenen küçük yaşta bir kahraman oldu. Böyle küçük yaştaki kahramanlar, milyonların geleceğini çizebiliyorsa bu kişiler asla kaybedilmedi. Küçük yaşta onun adına yeminler edilir, ardından yürüme sözü verilir hale geldi Cemile. Böyle bir Cemile bizim kaybettiğimiz biri değildir. Cemile hepimizi kazanan bir çocuk oldu.
Cemile’nin annesi “sonunda kadar Cemile’nin yolundayım” dedi. Cemile’nin annesi demek tüm Kürt çocuklarının ve gençlerinin annesi demektir. Kürt çocukları ve gençleri de annelerinin sözüne bağlılığı gereği olarak Kürt yaşamayı, Kürtçe yaşamayı, konuşmayı, düşünmeyi ve bu uğurda mücadele edebilmeyi esas görev olarak bilecekler. Kürt olarak yaşamak için, Kürtçe’yi istediği yerde ve zamanda konuşmak için, Kürt olarak hayal edebilmek için sonuna kadar her anlamda ve alanda mücadele edecekler.
Harun Welat