- Home
- DEMOKRATİK ULUS
- DEĞERLENDİRMELER
- Nûdem Gever: Öz savunma yaşamın temel gerekliliğidir

Nûdem Gever: Öz savunma yaşamın temel gerekliliğidir
YPS-JIN Koordinasyon Üyesi Nudem Gever, sitemizde verdiği röportajda gündeme dair önemli konuları değerlendirdi. Öz savunmanın önemine değinen Gever, “Öz savunmayı yaşamın temel bir gerekliliği olarak ele alıyoruz” dedi.
25 Kasım kadına şiddetle mücadele günü olması itibariyle şiddete karşı en etkili yöntemin öz savunma olduğunu belirtti.
Gever’le yaptığımız söyleşi şu şekilde:
–Öz savunma neden gereklidir, toplumsal olarak ne ifade eder özellikle kadınlar ve Kürtlerin bulunduğu durum açısından önemi nedir?
Öncelikle kasım ayı şehitleri şahsında tüm şehit arkadaşları saygı ve minnetle anıyorum. Yine Avaşin, Zap, Werxele, Zendura, Haftanin başta olmak üzere tüm Kürdistan’da bugün büyük bir direniş ve zafer coşkusuyla mücadele eden ve direnen yoldaşları saygıyla selamlıyorum. Ayrıca Kasım Ayı partimiz PKK’nin 43. Kuruluş yıldönümü vesilesiyle başta Önder Apo olmak üzere tüm halkımıza başarı ve Zafer sözümüzü yinelemek istiyorum.
Öz savunma varlığı, var olmayı ve özgürlüğü içinde barındıran bunların toplamından açığa çıkan bir gerçekliktir. Toplumsal olarak da ve varlık olarak da ele alındığında öz savunması olmayan canlı yoktur. Tüm canlılar kendi varlığını, özgürlüğünü koruma, sağlama amaçlı biçimleri farklı da olsa öz savunmayı esas alarak yaşar ve güvenliklerini sağlarlar. İçgüdüsel olduğu kadar öğrenilen ve olması gereken bir gerçekliktir. Bu anlamda öz savunmayı sadece kategorize etmek, bölmek, ideoloji ve bakış açılarına hapis etmek özünden uzaklaştırmaktır. Biz YPS-JIN olarak da öz savunmayı yaşamın temel bir gerekliliği olarak ele alıyor bunu sadece kendimizi değil toplumu, kadınları, çocukları, yaşlıları, toprağı, ülkeyi ve tüm canlıların savunması olarak kapsayan bir bakış açısıyla değerlendiriyoruz. Elbette Kürt toplumu olarak en başta kendi varlığımızı korumak buna karşı her türlü saldırıya misilleme hakkıyla ele almayı da dahil ediyoruz. Ancak şu bir gerçek ki kendini savunmak kadar, savunmasını bilmek-öğretmek, halkını ve hem cinsini savunmak buna karşı misilleme hakkını kullanmak bizler için iç içe olan hususlardır.
Kürt kadınları olarak da aslında direnişçi bir kültürden geliyoruz. Ama bir o kadar da ezilen ve zülüm gören olma gerçekliğimizde var. Kırk yıldan fazladır Kürt kadınları olarak öz savunmamızı geliştirirken kahraman şehitlerimizin mirasına sahip çıkarak, devam ettirerek ve tüm kadınlara yönelik geliştirilen şiddete ve yok etmeye karşı da mücadele ediyoruz. Bunu bir haklılık veya haksızlık durumundan çok görev olarak ele alıyoruz. Çünkü öz savunma da haklılık haksızlık durumu yoktur, varlığını koruma gerçekliği üzerinden oluşmaktadır. Kapitalist sistemler ve erkek egemen zihniyet başta kadınlar olmak üzere tüm topluma esasta öz savunması olmayan- olmaması gereken, köleliği doğalmış gibi yaratan bir siyaset ve yaşam tarzını oluşturmaya çalışmıştır. Bunu TC bugün yaşamın her alanında uygulamaya çalıyor. Elbette faşist AKP-MHP’nin bu çabalarının asla başarma şansı olmayacaktır.
Biz YPS-JIN olarak öz savunmayı özgür yaşama, var olma olarak ele alıyoruz. Öz savunma bilinci, örgütlülüğü ve eylemi ile varlığımızı koruma ve özgür olacağımızı biliyoruz. Öz savunma olmadan özgür yaşam olmaz. Her bir kadının bireyin ve toplumun kendi güvenliğini sağlayarak, kendi kendisini koruyarak özgür yaşayabileceği gerçekliği ile her türlü öz savunma hakkına sahip olduğumuzu hem örgütlenme hem de eylemlerimizle açığa çıkartıyoruz.
–Öz savunma askeri bir kavramdır. Ayrıca YPS JIN, milis örgütlenmesi yani toplumun kendini savunma örgütlenmesi olarak ifade ediliyor. Yapılan eylemler sadece öz savunma değil misilleme olarak da gerçekleşiyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doğru öz savunma askeri bir kavramdır. Her türlü saldırı karşısında varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama ve bunu öz gücüyle yapma demektir. İçinde bulunduğumuz gerçeklik öz savunmayı elbette birçok yönüyle geliştirme ihtiyacı yaratıyor. Öncelikle kimlik ve halk olma gerçekliğimizi koruma ve bunun mücadelesini verme olduğu kadar her türlü saldırıya karşı misilleme kadar mücadeleyi ve örgütlenmeyi de içeriyor. Öz yönetim süreçleri öz savunma hakikatinden yola çıkarak gelişti. Ajan ve kontraların hedefimiz olması kadar tecavüzcü, gaspçı, sübyan, katil, hırsız, madde satıcısı, organ mafyası vb. yani öz savunmaya karşı geliştirilen her türlü saldırı bizim hedefimizdir. Bunu silahlı veya silahsız yani yöntem konusun da sonuç alıcılığa bağlı kalarak geliştiriyoruz. Ama tamamen toplumun kendi öz savunmasını geliştirme esasına dayanıyor. Öz savunma mevcut gerçeklik içinde elbette askeri bir kavram olduğu kadar bir savaş durumunu da ifade ediyor. Kapitalist, faşist, erkek egemen zihniyet ve sisteme karşı saldırı biçimi ne olursa olsun ona karşı savaş durumudur ve bu savaş durumunu eylem ve örgütlenmemizle devam ediyoruz. Haftanin, Avaşin, Zap, Metina ve Xakurke, Amed, Dersim ve tüm Kürdistan’da geliştirilen her saldırıya karşı misilleme eylemlerimizi nasıl yapıyorsak, Rojava da katledilen Gulo ailesi içinde, Güney Kürdistan da düşmanın gerillaya karşı kullandığı her türlü saldırı ve gaz bombalarına, kadın katliamlarına, çocuk istismarına, zindanlarda direnen özgürlük militanlarına uygulanan işkenceye karşıda öz savunma mücadelesi ve misilleme eylemlerimizi devam ettireceğiz.
–25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü açısından öz savunma ele alındığında nasıl değerlendirebilirsiniz?
Öncelikle 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde faşist Trujillo hükümeti tarafından tecavüz edilerek katledilen Mirabal kardeşler olarak bilinen Patria, Minevra ve Maria şahsında tüm devrimci kadınları saygı ve minnetle bir kez daha anmak istiyorum. Faşizme karşı öz savunmayı varlık ve özgür yaşam felsefesi ve mücadelesi olarak ele alan ve direnen Mirabal kardeşlerin geleneği bizler için mirastır. YPS-JIN olarak tüm kadınlara yönelik geliştirilen katliam, şiddet, yok sayma ve ezme zihniyetinin ürünü olan erkek egemen zihniyetine karşı öz savunmayı geliştirme ve mücadele etmeyi esas alıyoruz. Bugün AKP-MHP faşist iktidarı tüm topluma olduğu gibi ama en çok kadına yönelik her türlü şiddeti ve katledilmeyi erkeğin meşru hakkı haline getirmiştir. Kadının katledilmediği tecavüze veya şiddete uğramadığı gün yoktur. Şehirlerde dağlarda zindanlarda kadınlara saldırmakta ve topluma da buna göre ayar vermektedir. Şehit olan kadın gerilla arkadaşların naaşlarına uyguladığı insanlık dışı vahşi saldırılar, aylarca hatta yıllarca verilmeyen cenazeler, zindanlarda kadınlara ajanlık dayatmaları, saldırılar, hakların gaspı, evde, sokakta, iş yerinde, okulda, parkta yaşamanın her alanında kadına karşı yok etme, yani köleliği dayatma kadar fiziksel ve zihinsel olarak da yok etmeyi esas alan politikalarını yaşamın doğal parçası haline getirmeye çalışıyor. AKP-MHP faşizmi ile Trujillo faşist hükümeti arasında belki tek fark AKP-MHP faşizminin daha beter olmasıdır. Bu anlamda 25 Kasım Kadına karşı şiddetle mücadele gününü öz savunmayı daha fazla yükseltme ve yaygınlaştırmaya vesile etme olarak da değerlendiriyoruz. Tüm kadınların bilmesi gerekiyor ki yıl isim ülke ne olursa olsun erkek egemen zihniyetin kadına yaklaşımı asla değişmiyor ve bunu değiştirecek olan tek şeyde kadın özgürlük mücadelesi ve örgütlüğüdür. Kadınlar olarak nerede olursak olalım kendi varlığımızı ve özgürlüğümüzü sağlama dışında başka seçeneğimizin olmadığı kesindir. Her yerde öz savunmamızı geliştirdikçe katliamlar, şiddet, tecavüz, kölelik bitecektir. Kadınların öz savunması olmadan özgür olma şansları yoktur. Öz savunma yaşamın her ayrıntısında biz kadınlar için olmazsa olmazdır. Çünkü kadın sadece fiziksel olarak zihinsel, ruhsal, duygusal olarak da sürekli kölelik saldırısı altındadır ve bunun için bin yıllardır her türlü argüman oluşturulmuştur. Kadın ancak mücadele ederek, örgütlenerek ve eyleme geçerek erkek egemen zihniyete karşı sonuç alabilir.
Son olarak öz savunma ve YPS-JIN timlerine ilişkin ne diyebilirsiniz?
Sonuç olarak öz savunmanın özgür yaşamın ve var olmanın esası olduğunu bilip, öz savunma görevlerine bilinçli yaklaşarak pratikte de yerine getirmek olduğunu önemle vurgulamak istiyorum. Varlığa ve özgürlüğe yönelen her türlü saldırıya karşı öz savunma savaşı vererek kendi öz savunmasını geliştirmek tüm bireylerin temel görevidir. Özgürlük isteyen her kadın her genç için öz savunmayı geliştirmek özgürlük savaşçısı olma anlamına geliyor. Öz savunmayı mirabal kardeşlerden, Zeryanlardan, Asyalardan, Sevelerden, Beritanlardan, Rozerinlerden miras edinerek bugüne geldik. Bunu geliştirmek ve büyütmek için doğru bilinç, güçlü örgütlülük, fedakârlık ve cesaret ister. Eylem ve örgütlülüğü geliştirdiğimiz oranda özgürlüğe yakınlaşabiliriz. Bunun içinde binlerce yol ve yöntem geliştirmek mümkündür. Faşizme dur deme cesaretini göstermek için silah, taş, çakmak, çivi, benzin, vb. araçlar olduğu kadar, örgütlenmek, kınamak, teşhir etmek, kovmak, protesto etmek, greve gitmek, boykot etmek vb binlerce yöntem vardır. Bunu sadece birimlerimiz için belirtmiyorum tüm toplum ve kadınlar olarak öz savunmamızı geliştirme görevlerine sahip çıkmalıyız. Birimlerimiz içinde faşizme karşı mücadelede her türlü inisiyatife sahip olduklarını ve dur durak bilmeden sürekli misilleme eylem ve örgütlenmelerini yerine getirmelerini beklediğimizi belirtiyor, tekrardan tüm direnişçileri saygıyla selamlıyorum. Ve sonu muhteşem olacak diyerek başarılar diliyorum.